15 Şubat 2024

FİLİPİNLER GÜNCESİ , 24 0CAK-13 SUBAT 2024


  Filipinler sevdamız; eşimin yaptığı araştırmalarla şekillenince, biletlerimizi ve rezervasyonlarımızı yaz ayından yaparak kendimizi özlemli bekleyişe bıraktık. O arada da  gezinin ayrıntılarını oluşturup , Filipinler hakkında bilgilenmeye çalıştık.

Nereden nereye rotamızı çizeceğiz, nerelerde kaç gün kalacağız araştırmamızı kesinleştirince: Öncelikle uçuş biletlerimizi ayarladık. Sonra da bookingcom dan otel rezervasyonlarımızı yaptık. Destinasyon, konum,  odada neler arıyoruz , fotoğraflardan inceleme,daha önce kalanların yorumlarını okuma, ödemeler, otellerle mesajlaşma şeklindeki araştırmalar bir hayli zaman alıyor.Ve o gün geldi:      "Şu telaşlarım bir bitse diyorum       Belki uzaklara giderim       Çoktandır gitmek istediğim yollar var''  Ahmet Arif'ten  dizelerle yola çıktık...      Biraz Filipinlerden söz edeyim:Bir Güneydoğu Asya ülkesi olan Filipinler Cumhuriyeti, Çin ve Tayvan’ın güneyinde, Vietnam ve Malezya’nın doğusunda, Endonezya’nın ise hafif kuzeydoğusunda bulunuyor.Filipinler nüfusu 100 milyondan fazla ve özellikle İspanyol kültürünün hakim olduğu bir ülke.Özellikle İspanyol Sömürgeciliğinin ve sonrasında verilen zafer dolu mücadelelerin etkileri hala devam etsede, ülkede çok farklı milletten insanlar yaşamlarına devam ediyorlar.Önceden İspanyolların sömürgesi olan ülke (Sonrasında Amerikalılar tarafından 20 milyon dolara satın alınmış), Cumhuriyeti 1946’da ilan etmiş. Ülkede okur yazar oranı %90′ ın üzerinde.Filipinler dili olarak; resmi dil Filipince ama herkes oldukça iyi İngilizce konuşmakta. Ülkenin ismi ise, İspanyol Kralı 2. Filip’ten geliyor. Filipinlerin % 81 Katolik, % 6 sı ise İslam.7000’den fazla adası (Flipinli Güzeller) bulunan Filipinler’in başkenti Manila. Ülkenin toplam kıyı uzunluğu 36,289 km ki bu da ülkeyi, dünyanın en uzun kıyı uzunluğuna sahip 5. ülkesi yapmakta.Filipinler Para Birimi peso (1 dolar 45 peso civarında. Türk parasının değerli olduğu ülkeler arasında.). Kişi başı yılık gelir 3000 dolar seviyesinde. Bu yüzden, Filipinler’de sosyal hayat hiçte öyle iç açıcı değil.Bu  adacıklar ülkesinin tarihi milattan 50.000 sene öncesine dek uzansa da, bilinen tarihi Macellan ile 1521’de başlıyor.    Tam olarak 7107 ada ve sadece 880 tanesinde yerleşim varTam anlamıyla özgürlüklerine, uzun mücadelelerden sonra 1987 yılında kavuşuyorlar ve ancak....Yaşadıkları doğa felaketlerine rağmen, doğaları muhteşemliğini koruyor.Yönetim birimlerine göre Filipin adaları, 3 ada grubuna ayrılmış. Bunlar: Luzon, Visayas ve Mindanao.Yanlız bunları ana adalar olarak düşünün. Bu 3 ana bölgenin altında ise ; neredeyse 1.500 belediyenin olduğu, 81 il bulunuyor...     Bu gün günlerden Filipin, 24ocak 2024 çarşamba günü yollara dusuyoruz:İst.a uçağımız 15de.yolculugumuz 11.30 da başladı bu yüzden.sabiha Gökçen e uçuyoruz, 4sa.sonra katar aktarmali Filipinler uçağına binecegiz.q hiçatar havayolları.Jatar a ucusumuz 3saat sürdü, güzel bir yemek yedik.arada 4saat Doha Havaalaninda aktarmayı bekliyoruz. Havaalani tam uluslaraarasi transfer merkezi, çok büyük, çok güzel, içinde 6ve 4kisilik taşıyıcı araçlar çok sık kullanılıyor Muhteşem bir botanik bahçesi var.kapimiza 25dak da yürüyoruz.ucagimiz çok geniş , ortada da oturma yerleri var, yani 3erden 9koltuklu.Servis harikaydı.5saatlik saat farkı, aktarmayl a 22_23 da.ucuyoruz.CEBU adasindayız ,"salamanat philippines"(merhaba Filipinler)şehir olarak Mactan_Lapulapu, saat 18.00, otelimize gidiyoruz.300 peso taxi.simkart işlemimiz için kısa süreliğine çarşısına gidip geliyoruz, sonra dinlence.Sabah uçağımız 11.45 de BOROCAYa.Caticlan havaalanından BORocay a gemiyle gecicez.bu kez Uber benzeri taxi kullanıyoruz, sadece 100 peso.Şehir içi ulaşım için taksiler ucuz, oazarlık yapmak gerekiyor. Ama yerel halkla kaynaşmak için ve gerçekten zevkli, jeepney olarak bilinen araçları, rickshaw olarak bilinen bisikletleri yada 3 tekerli bildiğiniz yanı yolcu alan motorlara benzeyen araçları Tricycles da kullanabilirsiniz. Bunlar taksiye göre çok daha ucuz.İnternet paketini smart aldık, sim kartınızı  ve tüm işlemlerinizi yapiyorlar, havaalanındaki ni tercih edin.Cebu'dan Caticlan havaalanı sonrasıBOROCAY adası(Malay/Aclan ) Cagban iskelesine dek tricycles ve tekne, vergiler 880peso tuttu.İskeleden Cagban ve Manoc plajlarini gördük, denizde kaya oluşumları; burası station3.Borocay 3 bölgeden oluşuyor.Cagban İskelesinden yine 3tekerli daha büyük bir araç ile otelimiz Seabird'e geldik.Coconat ağaçları, starliceler, crocodiller, yukalar gibi tropikal bir bahceye açılan rahat bir mekanımız var .öyle ki bahçe sadece bizim, balkonu kullanışlı. Burası station 1 ve 2 arasında.White beach in hemen yanı, aramızda sadece  bir bina var.White beach 7km burada güneş batısı da bir başka, bir anda nasıl kalabalık oldu.Bu bir ritüel, sessiz bir zil caliyor sanki herkes herşeyi bırakıp kumsala doluyor, fotoğraf çekimleri, seyir, denize girenlere şölen,her akşam aynı sevinçle turistler hep kıyıda .Giden bir güne daha Filipinler'den el sallamak...Gölgeler, ışık oyunları, yelkenliler,palmiyeler hepsi bir olup onları izleyişimize, duyumsayışımıza teşekkür ediyor gibi.Şimdi yemek zamanı, kalamarlarımızı seçip, masamıza kuruluyoruz🥰Domuzları bütün kızartmışlar, vitrinlerde kesip servis yapıyorlar.Pirinç de çok tüketiliyor.Pirinç hayattır dedi Sarımsaklı, sade ve sarı olanı var, o neli bilmiyorum.Özel tenceresinde pişmiş bekliyor, bir konik kase ölçüp veriyorlar.Fast food satan yerlerde minik kaselerde paketli hazır bekliyor.Tropik meyveler her yerde satılıyor; marketler, yerel manavlar, evlerin önünde.Adalarda poşet, tek kullanımlık plastikler yasak, alışverişlerde kağıt poşet var.Çok nadir poşet veren gördük o da kırsaldaydı.   Ertesi gün,27.01.2024 kahvaltımız 3secenekliydi.iki farklı seçim yapıp ikisinden de tatmış olduk...Sonrasinda:Hemen cadde tarafından kısa bir yuruyusle Bulabog beach te bulduk kendimizi.Rüzgarlı, rüzgar surfculeri yoğunlukta..Bir yağmur bastırdı ilkinde bir mekana girdik, ikinci de baktık ki sadece denizden karaya yağıyor, palmiyelerin arkasina sığınmak yetti 😍.Hemen yani Lagutan plajında denizdeki kaya olusumlari çok keyifli,  mantar gibiler , deniz alt kısımlarını oymuş, bazılarının üstü yemyesil ağaçlı..Sonra deniz kum güneş ve mango zamani.White beach e dönüyoruz, ilginç hemen karşısı zaten, nerdeyse iki cadde arasında gibi ama burda yağmur yok.Deniz soğuk, oldukça sığ ama denizin hareketini görebildiğimiz o güzel beyaz kumda yürümek çok hoş.Deniz araya kum yigmis, golcukler sonrası deniz, yansımalar da bir başka güzel, özellikle gün batımında.Ve adayı diğer ucuna yürüme zamanı:Station 1e doğru White beach boyunca yürüyoruz, ilerde gezi tekneleri kıyıda öyle çoklar ki, bir kısmı da denizde.Bazilari çok kişi alan; yanları bambu çubuklarla kanatlı gibi dengeyi sağlayan yelkenliler, bazıları da dar ve uzun, az kişi ile denize açılıyor.Adanin ucuna doğru taştan bir burun var yanında da yürüyüş yolu kıyıdan biraz yükselerek devam ediyor çok keyifli.Bir yerde yol bitti diye geri dönerken bir polise rastlıyoruz, bitmedi yürümek isterseniz deyince, ona takılıp, adeta gizli bir geçitten, yine kayalar merdivenler sonrası  başka bir plaja, Punta beach'e eristik. Burada çok az kişi vardı.Sirasiyla Dinivid beach ve Balinghai beach 'i görmüş olduk. Yerel halkla konuşunca, yeni yerler görmek icin arkadan geçen yollaiç kısma geçip geri dönmeye karar verdik.İyi ki öyle yapmışız:Dogal bir ortamda bulduk kendimizi, muz ağaçları, tropikal bitkiler...derken bir mahalle, tenekelerle kapatılmış pencereli küçücük oda diyeceğim evler.halk fakir, bir o kadar güler yüzlü, saygılı.Her karşılaştığımız kişi ya gülümsüyor ya merhaba diyor.Bebekler sürekli el sallıyor😊Bir basket maçı yapılıyor mahallede, anons, müzik, insanlar biraz daha özenip giyinmiş, hareketli.Otelimizde çalışan delikanlılar ve hoş kizlar; bu metruk evlerden mi hazirlanip çıkıyorlar?Karanlık, daracik, ıslak duran teneke yada kontrapilaklarla oluşturulmuş barakamsı evler.Hic birinde cam yok.Camasirlar bir avuç alanda herbiri elbise askısına asılıp istiflenmiş, böyle kuruyacaklar..Caddeye inince biraz daha yürüyoruz ama nerdeyse 2.8 km daha var, biz de bir tricyle a atlıyor, çevrenin keyfini çıkarıyoruz.Akşam d'mall bölgesinde ki burası da otelimizin yan tarafında sahille cadde arasında, sokaklarca mağaza/ restoran/ cafe/var cenneti , bütün tavuk ziyafeti çekiyoruz kendimize.Gece aralıklarla bir yağmur bastiriyor, bakıyorum bitince her seferinde yağmamış gibiKahvaltıdan da söz edeyim.otelimizde 4 seçenek var 1Western:kızarmış ekmek, yağ,reçel, domuz jambon 2 Filipinler: pilav,et veya balık,sebze 3wafle veya puncake, jambon, reçel,yağ 4omlet: peynir&mantarlı,ıspanaklı&peynirli veya jambonlu&peynirli yanında portakal suyu veya kahve...Borocay da 3.gunumuz ..Hava 26 derecelerde, hiç terletmedi, sahil daha sıcak olsa  da boğucu değil ,oysa otele doğru bir bina geçiyorsun , ama daha serin.odamiz klimalı ama çalıştırmadık bile, serin ayrıca yazı da özlemişiz😍Sabahları omuzları üstünde bir çubuğun iki yanında asılı kovalar, elinde kağıt bardaklarla yogurttttt diye bağıran satıcılar geçiyor, ilgiyle izliyorum, hiç gözgöze gelmeye gelmiyor,hemen ister misiniz diyorlar.Sahilde öyle çok iplerle saç ören kadın varki, aynı tişortlerden gitmişler hepsinin arkasında saç örgü yazıyor, model gösterip işe koyuluyorlar, nerdeyse tüm turistlerin saçı simli iplerle örülü.Masaj salonlarını unutmamalı, formalı kadın ve erkekler ellerinde kartları hemen masaja çağırıyorlar.Burada restoranlar da öyle, hemen menülerini göstermeye davet ediyorlar.Bugün de deniz soğuk.Güneş bulutlar arasında  ama bu manzarayı daha güzel yapıyor.Ve ara sıra çiseleyen yağmur sürprizi😇palmiyelerin ahenkle dallanisi, bulutlar ve rüzgarin sesi...        Dünyanın en büyük yeraltı ırmağı, yağmur ormanları, volkanik coğrafyası ve turkuaz suların renklendirdiği muhteşem doğalarıyla gurur duyuyorlar. Duyulmayacak gibi de değil zaten.Filipinler’de yerel dokunun hala korunuyor olması ve ülkenin renkli kültürü her türden turisti çeken en büyük güzellikleri.     29 ocak2024, otelimizde kahvaltıdan sonra Caticlan havaaalanindayız, uçağımız 13.00de.Cebu aktarmalı Coron a uçuyoruz.simdiye dek 6 uçuş yaptık.10 dak geç kalktı uçağımız ve  kendi aktarmalarini ucuucuna kaçırdılar.bizi mitsubishi suve ile aktardılar.Evlilik yıldönümümuzü bir sürprizle Cebu Savoy Otel de kutluyoruz.Manzara, sahil, buradaki barları harika.Otel de çok güzel, salonları her köşede ayrı seyir .Akşam yemeği ve sabah açık büfe kahvaltı da doyumsuzdu.   30.01.2024, Sabah bizi almaya shutle geldi.ucagimiz 10.55de...Busuanga Adasına.Uçak ile adalar görsel bir şölen sunuyor.Gezeceğimiz Busuanga Adası ve, El nido ile Puerto Prince sehirleri PALAWAN diye geçiyorBusuanga Adası şehir merkezi Coron Town .Uçaktan inince kalacağımız yere olan ulaşım işimizi hallettik, uzunca manzaralı yeşiller arası bir yoldu. Elias's guest hause' tayiz .çok rahat ettigimiz bir odaydi, herşey bembeyaz.Odanin önünde, zaten yanyana 3odayiz.Herkesin ayrı iki sandalye, küçük masa ve kurutma askısı var.Sicak soğuk su,kahve, çay ücretsiz.Sharon çok misafirperver, turları almamıza da yardımcı oluyor ve bizi gezdirmesi  bir tricycle kiraliyoruz.Coron şehir merkezinin en güzel yeri, gün batımını da izlediğimiz  Mount Tapyas (Tapyas Tepesi).Tricycle  merdivenlerde bırakıyor, yaklaşık 700 merdiven.. Yorucu hem de çok, ama tepedeki manzaraya diyecek yok.Coron şehri, çevre adalar ve gün batımı 💜en tepeye de  haç yapmislar ve Coron yazıyor, oldukça büyük.Şehir merkezine yarım saat uzaklıktakl tuzlu kaplıca ise Maquinit Hot Springs. Giderken yarısı tali yol seklindeydi bir hayli zipladik.Ama halkın arasından, evler, bakkallar derken yol bitiverdi.29 derece havada sıcak sulara girmek 🙂 çok güzel.Havuz gibi duzenlemisler selaleler akıyor, dibi kum, zaten ayağa kalkinca ancak beli geçiyor.hemen yanından okyanusa açılıyor.bsmbulardan yol yapmışlar okyanus kenarina çıkıyor, arada da kökü dışarda büyüyen ağaçlar ve sızan güneşin yarattığı ışık oyunları.Tricacle sürücüsü Brayan'a 700peso ödüyoruz,50 peso da bahşiş verdik.15 yaşında var mı derken, 21 yaşındaymış.Minyon olduklarından çok küçük gösteriyorlar.Kucaklarında bir çocuk,  aaa bu anne mi diyorsun.Filipinlerde trafik ışığı, sinyal yok.Bu motorsiklet, tricycle, jeepney kalabalığında karışmıyor hicbirsey ve kavga küfür yok😊Bu fakir ülkede, az gelirli insanlarda saygı ön planda.Bizler nasıl yitirdik !!!Akşam yemeği Big Mamas'da, kalamar ve biftek.Hiç bir öğünde bıçak getirmiyorlar.Kaşık ve çatal var servislerde.    31.01.2024: Tur satın alıyoruz: Tur biletlerini sabaha bırakmayın. Aksi takdirde yer bulamayabilirsiniz.Siz, satın alacağınız turda bu adaların isimlerinin olduğuna dikkat ederek turları almalısınız.En güzel noktalar şunlar ; Kayangan Gölü, Baraccuda Gölü, Twin Lake,Banol Beach., reef garden 10_29 kişilik tekneler,sabah 9da başlıyor,650peso, yemekli. Biz ultimate paket, JR19 adlı turu seçtik, daha kapsamliydi.18 kişiydik ve çok rahattı .Fıkra gibiydik italyan fransiz,asyalılar ve biz ... Coron Ultımate Tour'u satın alıyoruz.Tur rehberimiz Gin; röfleli sacları, takıları,esprileri, anlatımları sürekli konuştu. Karayip Korsanlarındaki Jhony Deep'e benziyorBizi serbest bıraktığı yerlerde Gingal bell şarkısını çalıcam deyince adı öyle kaldı, epey güldük.Sonra anladık ki tur da onun.Ayrica 3 kişi daha var teknede, tayfa,kaptan.Her yerde inci satanlar, ellerinde bir kutu denizde de buldular bizleri.Kayaklaela gelmişler.Yerden bitiyorlar sanki.Coron dan yola çıktık, yeşil tepe kümeleri, bazen kahverengi kümeler, adacıklar geçtik.[Resim 421.jpg]Burada kayak diyorlar kayığa, yani( bizde )kano kiraladık.Lagunlari onunla dolaşmak güzel oldu. Twin Lagon doyumsuzdu.Tur tekneleri demir atınca, kayaklara bindik, küreklere asıldık.Burada insanlar çok saygılı,demirlerken tur tekneleri birbirine yer veriyor, açıyor.Can yeleği zorunlu, ancak plajlarda ve mercanlarda dalmamiz için çıkarabiliriz, onu rehber belirliyor.Lagun dev kayalarla çevrili, üzerinde tropikal bitkiler denize gölgeler, yansımalar sağlıyor.Kayalar dibe doğru muhteşem bir gorkemde ilerliyor, dalıyorum ucu bucağı yok gibi.kayalarin kenarları yükselip,sığlıklar da oluşturmuş, buralarda da pek çok yaşama ev sahipliği yapıyor.Bilinmezin ürpertisi, küçük bir korku ;yüzüyorum, dalıyorum.Başımizi eğerek bir kaya arasından geçtiğimiz bu lagün değişik turkuaz anılar bıraktı.Kayangan gölüne geldik.Bambulardan yapılmış iki kişi yanyana yürünecek bir yol iskele. Teknemiz demirledi, iniyor, girişte isim uyruk yazıyor, merdivenleri adımlıyoruz.350 basamak ile çıkılış/inişli  Kayangan Gölünü yukardan görüyoruz, önce foto, sonra yüzüş.Yeşil,  mavi, turkuazın güzelliği, güneşin aralardan parlayışı suya inen ağaçlar, yukalar..Güneşin dibe vurduğu yerlerde su lacivertse, daldığınızda size yol gösterir gibi dipte tek bir noktaya binlerce ışık şeklinde vuruyor.Çağırıyor gibi hem harika diyor, hem korkuyorum içteniçe.uzun incecik balıklar var, burunları öyle uzun ki yaklaşınca insan ürküyor.çok tükürüyorlrSkeleton Wreck  yüzme molası.Plaj yine beyaz kumlu, deniz güzel, 50m sonrasına yüzmekse yasak.Dip yine  şölen.Çizgili pijama gibi olan balıklarla yüzüyorum, bir de çipura gibi enliler var pek kaçmıyorlar aralarına dalıp yüzüyorumTekneye çıkıyoruz ortadaki uzun masa donatılmış ve yiyecekler süslenmiş.Kocaman balık, Jumbo karides, pilav, malzemeli spagetti, haşlanmış sebzeler, salatalık dilimleri, kızartılmış tavuk ve domuz eti, muz ve karpuz , soya ve balık sosu, kola var. Yemek sonunda artanlar vardı, güzel hazırlanmışlar.Barracuda Lake e dümen kırdık.Manzaralar, yeşil ve deniz harika.Tahta iskeleye demirledik, bu kez tekneden tekneye iskeleye çıktık.Yine 50 basamak çık, elli in şeklinde ki bu kez basamaklar çakma ve aralıklı ahşap, üzerlerine lastiklerden parça keserek kaymamasini sağlamışlarsa da, mayolardan ayakkabılardan ıslanmış, aralıklardan ayağın kayma olasılığı var.Merdiven sonunda dar ahşap bir iskelenin iki tarafına merdiven koymuşlar, ister buradan ister atlayarak göle giriliyor.Çevremiz  kocaman kayalar kayalıklarda bitkiler, yine güzel bir su..Dip köyü birşey görülmüyor,ama kayalık kenarlarda kayalar dibe uzanıyor,onlar seyrediliyor.Ama yüzme keyfi güzel burada.En son Reef Garden a geldik. Demirledik dışardan dipte görünen bişiler var derken; bir girdik ki aşağısı görsel şölen; çeşit çeşit coral, (mercanlar), ucunda mavi lila çiçekli oluşumlar, şemsiye gibi, mantar ,lahana gibi olanlar, çiçeğe, deniz yıldızına benzeyenler, sarı orkideyi andıranlar çok guzeldi.İsimlerini bilmediğimden benzetmelerle seyrettim, öyle anlatıyorum.Ve renkli balıklar; fosforlu sarı ve yeşille başlayıp siyah çizgili olanlar, turkuaz tonlarını taşıyanlar şefaf gibi olanlarla çok renkliydi.Balik carptiDönüyoruz, tur bizi aldığı gibi otelimize bırakıyorAkşam  eşimin arastirmasiyla güzel bir yemek yiyoruz.Inday Barbeque...     01.02.2024 perşembe, ver elini Elnido...Filipinler deyince bu adayı duymayan yoktur sanıyorum. Sabah kahvaltı sonrası,Sharon ile vedalaşıp havaalanına transfer edildik.Airswift hava yolları gereken kontrolleri yaptı, yakamiza birer etiket yapıştırdı, uçağımızı bekliyoruz.Havaalanını 3dev pervane tavandan serinletiyor.Elnido havaalanında bizi Bill Inn otel karşılayıp,transfer etti.Karşılayan kişi duymuyor ve konuşamıyor, gulen yüzüyle işaret etti, sohbet edemedik.Otelimiz çok güzel, katlı, 3.kattayiz, katlarda 4 oda var, karşımızda lagunların kayalarından var ve sahil hemen yanda.Sahile inip, çevreyi dolaşıyoruz.Sahile çıkan bikaç cadde ve onu kesen sokaklar, hemen öğreniyoruz.Tam turistik bir sahil kasabası. Barlar,restoranlar, giysiler, dükkanlarda, her şehir gibi ve yüzüş için gerekli herşey satılıyor.Bir tricyle ile Corog Corong plajına iniyoruz.Kıyıda tekneler, uzaklarda kayalar, mavi dağlar ve önümüze geldikçe sığlaşan deniz.. Kıyıda tropikal ağaçlar ve güzel yemek içmek  mekanları.Öneri ve yorumlarla Bella Vita yı seçiyoruz, zamanlamamız çok iyi çünkü az sonra masalara rezervasyon kartları konmaya başladı.Kalabalık olacak.Ahşap takımlarda turkuaz yastıklar , bambu örgü ışıklandırma ve dekoruyla kumsalda bir mekan.Samimi, hoşsohbet çalışanlar.Güzel, spesiyal bir pizza yiyip, Marsilyas kokteyllerimizi yudumluyoruz,garsonumuz Nikon makinesiyle fotoğrafımızı çekiyor, hem bize veriyor, hem de sayfalarına koyacak.Bu seyir ne güzel geldi.İnsanlar aralıklı olarak teknelerden iniyor, deniz oldukça çekilmiş bu yüzden tekne yanaşamıyor denize inip, kıyıya yürüyorlar. Ben de şortuma kadar gelen yerine dek yürüyorum, ilk kez kumsalda küçük minare midyeler görüyorum.Yine küçük büyük saticilar geziyor, ellerinde örülmüş deniz kabuklarından kolye, bileklik satıyorlar.Burada yerel halkın durumu daha iyi.turistik olması nedeniyle öyle sanırım.Yarın ve pazar günü için tur alıyoruz.Tur A ve Tur C  seçmeniz gereken turlar, biz de öyle yaptık.Her yerde seyyar satıcılar var: ıslanmaz çanta, cep tel.kılıfı, şapka satıyorlar.İnci ve midye takı satanları söylemiştim değil mi😊Turları internetten almayın, şehre geldiğinizde alın 15o peso daha ucuz.     02.02.2024otel kahvaltımız sonrası 08.45 de tur C ye gidiyoruz.Turlarda bir kez bir vergiödüyoruz, (enviromental)200peso, hepsi için  geçerli oluyor;makbuzunu istiyoruz. Teknemiz Winter Spring, yanda denge kanatlílardanOtelde tura yazılmíşdık, otelden alınıp,yürüyerek sahile indik.Tekne yanaşamadığından  belimize kadar ıslanıp, denizden bindik.Hidden beach,derin denizden mercanlar arasında  yüzerek ve onları aşarak kuytu, küçük bembeyaz, deniz kabuklularının kırılmasıyla oluşmuş bir kumsala ulaşılıyor.3lü altMotinloc shrine:yüzerek çıktığımız sahil, burada yemek molası veriyoruz.masayı kuruyorlar. Domuz, karides, spagetti, pilav, salatalık ve muz var.Oncesinde de belirttik, onlar da tavuk,balık var dediler, ne yazık ki yoktu.Düşürmeseydim keşke, ortası açık takı olabilecek bi sürü taşlaşmış midye toplamıştım, gerçi getirirken sorun çıkar mıydı acaba?Talisay beach; mercanlari ve balıklarıyla bir cennet, kayaların gölge olusturmasiyla ara ara güneş ve gölge oyunları.Helicopter island: karşıdan helikoptere benzeyen heybetli bir ada, sahili yine çok guzelSecret beach; yüzerek ulaştığımız kaya duvar bir açıklık oluşturmuş.yúzüp bu kez kırmızıkayalara tutunarak içe geciliyor.palet şnorkel ile biri oldukça derinden kayaların yanından yüzüyor, ürküyorum.İçe eçince lagün çok guzel,tabandaki kayalar yerini kuma bıraktı.Turun en güzel anıydı.     03.02.2022 CT. Bu kez tur A dayız..teknemiz Katrina Alexandria
Tricycle lar otelimizin hemen yanından hareket ediyor, bu da avantaj.Otelden aldığımız A turunu yemek sorunu ( sadece domuz vardı)nedeniyle iptal ettik..Domuz kızartması oldukça yağlı, bir parçanın 1/3 ü et sadece, ağır bir yemek..[Resim 434.jpg]Filipinler sporcu atlet ve tişörtleri giymeye bayılıyor.Kadınlar semsiyeyle dolasiyorlarhatta otelin birinde de kullanmamız için koymuşlardı.Dün gece şehirde dolaşıp içimize sinen Tomster tur sirketini seçtik.Daha önce vergi ödediğimiz için fiyattan düştü.(400 peso)Makbuzunuz veya fotoğrafı mutlaka alın.Sabah 9da, ofiste buluşup sahile yürüyoruz .Oradan teknelerimize dağıtıyorlar.  Bu kez güneşlenme terası olan büyük bir teknemiz var .Yerleşip, can yeleklerimizi giyiyoruz, her zamanki gibi bir neşe, espiriyle tür rehberimiz konuşmaya başlıyor.Bu kez nerelerden geliyoruz diye sorup, bir alkış alıyor.Biz Turkey deyince, bir delikanlı az Türkçesiyle merhaba ben de Mersin de Termik Santralde  çalışıyorum diyerek bizimle tanıştı.Rusmuş.Bir İngiliz ve Manilalı arkadaşı ve bir Kanadalıyla da sohbet ettik.Kanadalı Cruise ile İst.a gelmiş.Can yelekleri ilk kalkışta , lagunlarda ve bazı yüzmelerde hep zorunlu.Beachlerde kullanmıyoruz. Tur rehberi merdivenden inmeden bilgi veriyor her seferinde ve kontrol etmeye çalışıyorlar herkesi.İyi yüzüyorum falan yok.İlk 7comando ya gidiyoruz, hindistan cevizi ağaçlarıyla dolu bir sahil, bembeyaz kumlar,turkuaz deniz..Rüzgarlıydi, rehber ağaçların altında kalmayın diye hatırlatıyor çünkü hindistan cevizi düşebilirmis,ağaçlar dolu..İlk kez bu sahilde içecek satan bar gibi bir yer vardı.Normalde kayaklarla seyyar satıcılar oluyor, kayaktan satış yapıyorlar, içecek, dondurma falan..Diğer yerler hep doğal.İkinci durağımız Payong Payong, sahile yakın tekne demirliyor ve dalarak denizaltının güzelliğini izliyoruz.Bitkiler, mercanlar akvaryum; belgeselde gibiyiz.Shimuzu plajı 3.durak; yine açığa demirliyorlar ve yüzerek ayaklarımızı basabildigimiz dibi kum bir alana ulaşıyoruz, o güzel kayalara dokunabiliyoruz.Denizin dibi yine bir şolen sunuyor.Teknede yemeklerimiz de hazirlanmis bu arada, açık büfe: domuz, balık ve tavuk kizartmalari, marul, salatalık, pilav, sebzeli spagetti, muz ve sarı karpuz var.Yemek sonrası Big Lagoon: burada kayak zorunlu, kiraliyoruz.Gercekten çok büyük bir Lagoon.Yuzmeye izin yok.Girisi sığ, eşim kureklere asılıyor,ben video çekiyorum.Bu nasıl bir mavi cümbüşü, yok olamaz bu kadar ton bir arada😍o güzel kayalarla çevrili iç içe geçmiş alanlar.Bazan küçük geçitlerle de birbirine açılıyor.oyle büyük ki kayalar yer yer gölge oluşturuyor.Agaclar, yukalar nasıl büyümüş topraksız kayalarda.Bir bitki yapraksız ejderha pençelerini andırır aşina tutunmuş, boşluk bulduğu her yerden uçları çıkmış.Bazi ağaçlar suya değmiş.Gercekten çok büyüktü.Secret Lagoon; gerçekten sihir, yüzerek sığ bir yere ulaştık, altiniz kayalık, bir sıra oluşturmuş insanlar denizde .önce gelen gurubun geçmesini bekliyoruz .altı da mercankayalıkları olan biraz tırmanarak kayaya oturup içe geçtiğimiz küçük bir delik oluşturmuş doğa.Buradan çevresi tamamen yüksek kayalarla kapalı, sığ bir suyu olan lagundayız.Disardan böyle  belli olmayan bir lagün..Bu sihir ile günü noktaliyor, şehre dönüyoruz.Kiestine.Bakeshop ta güzel şeyler satıyorlar, tadına baktık.Özellikle pişi tarzı susamlı veya içi karamelize şeker olanları sevdim.Diğerleri de pembe, mor ve yine pisinin hamurundan karıştırılmış tatlılar, pstaları, pandispanyaları da var, bu kadar kabarmışını görmemiştim.         2dil konuşuyorlar demiştim.İngilizce konuşmayan yok.Kendi aksanları olduğundan anlamakta zorlanıyoruz.Bir İngilizce öğretmeniyle karşılaştık, anlayamıyorum dedi. five değil pive diyorlar, sıkça kullandığımız bazı kelimelerin yerine de başka kelimeler kullanıyorlar.Ama sonuçta anlaşıyoruz.Burada herkesin ayağında parmak arası "havanas" terlik...1peso(MXN) 1.78 TL ve doları 55.30 veya 55.75 den bozduruyoruz.Eczaneleri marketten ayırmak zor, su bile satılıyor.iceri girip, ilaç olan küçük bölümü inceliyorum: İlaçlar plastik kutularda, ya isim ya etken madde yazıyor.Çoğu isimler bizimkiyle aynı, blister şeklinde satılıyor.Burada kahvaltımızda yağ, reçel,3cesit ekmek, kızartma (patates&börülce/patlıcan şeklinde değişti),domuz pastırma veya sucuğu, bir sürü sos,tavada yumurta,domates,salatalık, muz, sarı karpuz çay,kahve ve meyve suyu var.İlk kez sallama Lipton çay var.     04.02.2022 El nido'da özgür günümüz, yeni kıyılar keşfetme zamanı,incelemiştik, öneri ve yorumlara tekrar baktık.Nacban beach ve vanilla beach de sıra bugün sabah..Vanilla da deniz ve manzara harikaydı, Vanilla Beach, El Nido, Palawan / Filipinler olarak geçiyor.plaj, şehir, eyalet olarak yazılmış.Az ilerde zipling var, karşı adaya geciriyor ama yorumlarda tek yönlü güzel, dönüşte rüzgar nedeniyle zorlaştığı ve aksama olduğunu, arada kaldıklarını duyunca, maceraya gerek yok dedim.Harika kumsal, denizde de öyle ve dingin ki hala dipte kumlarda denizin hareketleri var ve kumsalda kırık midyeler.Bir kaç tane sağlam ancak topluyorum.Biraz yürüyünce kalınacak yerler ve şezlong kiralanabilir beachleri görüyoruz.Ayaklarımızın altında denizden karaya gelen kaya uzantıları var.Hadi yine denize atlayıp bu dinginlik, mavi ve manzaranın tadını çıkaralım, anı yaşayalım.Tricyle ile dönüyoruz.Dryft/fish 'de atıştırmalık yemek keyfisinde😍 sıra.Porsiyonlar küçük ama gerçekten lezzetli ve sunum harika yine.Grill squip iki güzel sos, salata ve incecik julyen  kesilmiş kalamar çok güzeldi .Yine dilimlenmiş bifteğin yanında pilav üstü tava yumurta, az makarna, soslu salata, kızarmış soğan, sarımsaklar eşliğinde geldi.750 pesoHalk pazarına yola çıktık küçük alış veriş dükkanlarında midye takılar ve magnetlerimizi aldık.Burasının hemen arkası harika Corong Corong Plaji, burası da mavi Cennet..Puerto Prince'ye biletimizi aldık.Vanlar ve Cherry firmasının güzel otobüsleri gidiyor.Cherry' lerin rahatlığını okuyunca, biletimizi onlardan aldık.Kisi başı 500 peso ödedik.Terminalden aldığımızdan yine 100 peso ucuz.Burada her satıcı bir yeri öneriyor sorduğunuzda, eğer sizi götürüyorsa mutlaka para alıyor.05.02.24Sabah kahvaltı sonrası tricycle ile terminale gidiyoruz.Otobüs koltukları kadar yolcu alıyor ve 80 km/h hız sınırı var,buna uyuyor.düttürüdüt gidiyoruz, yol dar olduğundan uyarı sanıyorum.yol boyu yeşil, arada deniz ve adalar, pirinç tarlaları köyler, köylerde kargı ve sepet gibi örgü ile tamamlanmış evler var, çitleri yine kargıdan ve güzel görünüyorlar.1.5 da.sonra Taytay Public Terminal de duruyor. Adanın bir ucundan yaklaşık ortasına yolculuk, 5-5.5 sa. kadar sürecek.Evlerin bazılarında pencerelerde cam var ama çoğu ya ahşap ki bunlar tek kanat  aciliyor, ya teneke yada hasır kapalı, kışın tufanlar yazın da güneşten sanırım.Yol boyundaki bazı evler gerçekten güzel.Bizim Karadeniz bölgesinin serender ev tipinden de var.Barangat Roxas2, mola.12.30Ricksaz Restoran da durdu, coconat pie yedik 110peso, yuvarlak 6parca.Tricyle ileGeeenspace Palawan Otel'deyiz.Puerto Princesa, Filipinler'de, Mimaropa ilinde ve Palawan ilçesinde bulunan bir şehir. Filipinler'in 38 bağımsız şehirlerinden biri.Tekne turları düzenlenen 8 kilometrelik yer altı nehri ve mağaralarıyla tanınan dağlık milli parkı oldukça ünlü.Biletlerimizi bir gün önce internetten Corazon adlı turdan yazışarak almıştık, şehirde ilk bu işlemi tamamlıycaz.kisi başı 2150 peso.150si vergi yine.Burada da horoz sesleriyle erkenden uyandık.Sabah 06.45 otelden aldılar 9kisiyiz, 1.5 saat yol ile köylerden geçerek limana geldik.Karadan gidiş yok çünkü.Buradan biraz bekledik,can yeleklerini giyerek büyük botlara bindik ve bir sahile geldik.Bu kumsaldan ormanlık alana geçip bir yürüyüş yapacağız.Kask dağıttılar ve maymunlar hakkında uyardılar.Çantalarımızı açmamamız ve telefonları dikkatli tutmamız için uyardılar, kapıp gidiyorlarmis.Yol boyunca maymunları görüyoruz; hatta biri yavru 3 tanesi dönüş  yoluna oturmuş bizi izliyorlardı.10 kişilik küçük kanolara geçiyoruz,2 kişi yanyana olacak şekilde oturuyoruz, kulaklık dağıtıp ayarlıyorlar, gezerken bilgilenicez.Böylece yemyeşil korumaaltındaki bir parkın içinde yer alan Unesco Dünya Mirası listesindeki ,ünlü Yeraltı Nehri'nde heyecan verici bir yolculuğa çıkıyoruz. Önce bir mağara gibi giriyoruz:Bir kürek teknesiyle sakin sularında süzülüp, karmaşık sarkıt ve dikit oluşumlarıyla bezenmiş hayranlık uyandıran kireçtaşı mağaralarında geziniyoruz. Bu yeraltı harikasının derinliklerine girdikçe sağı solu izleyip,sarkıt dikitler arasından süzülerek, bazan yanlarda açılan bölümlere şaşkınlıkla bakıyoruz . Bazı yerler çok renkli, bazı yerlerde sarı sarkıtlar var; minearallere göre değişen...Bu olağanüstü bir tur. Kulaklıktan mağaranın oluşumu, efsaneleri ve barındırdığı hassas ekosistem hakkında büyüleyici hikayeler, müzik eşliğinde paylaşılıyor , anladığımızca dinliyoruz..Bu doğal şaheser binlerce yıl boyunca şekillendiren jeolojik süreçler gecirmiş.24 km sürüyormuş, biz 2 km sini gezdik.Çok karanlık, kürekçimiz aydınlatıyor, ve dinlediğimiz bazı  yerleri özellikle elinin gölgesini ışıkta kullanarak işaret ediyor.Nehir 2_4 m arası değişen derinlikte. Kimse kımıldamadan izliyor, ellerimizi uzatınca suya değiyor.Kanonun yada küçük teknenin yine yanlarda kanatları var, yoksa düşebiliriz.Kürekçimiz  ışığı arada kapatıyor zifiri karanlık oluyor.Bir sürü yarasa gördük.Bazan geri dönen teknelerle de karşılaşıyoruz, böylece ışık artıyor.Kayaların, damla akıntılarının daha alçak olacağını sanmıştım,devasaymış.Gelirlerin bir kısmı doğrudan bu eşsiz habitatı korumaya ve yerel toplulukları desteklemeye gittiğinden, bunu koruma ve çevre bilincine bir bağlılık olarak görüyorlar,öyle de olmalı .Kendimizi Yeraltı Nehri'nin büyüsüne bırakıyoruz. Ve ömür boyu sürecek anılar yaratıyoruz.Otelimize bırakıyorlar .     07.subat a uyanıyor, şehri geziyoruz.Sahilin upuzun bir yürüyüş yolu var, palmiyeli:Puerta Princia  City Baywalk Park.Banklar üzerinde tam seyirlik bir nokta ve yürüyüş yolu.Kocaman limanı , sanayisi olan bir şehir; ama yine dökülen evler, mağazalar ana cadesi Rizal de bile çok.İmmuculate Conseption Catedral i geziyoruz, çevresi dışa açılan vastaslı mavi pencerelerle kaplı, yarı açmışlar,havadar : Karşımda 2adet devasa vitraylı pencere.Sahil yolundan iç kısma yöneliyoruz ve bir pazar, içiçe küçücük tezgahlarda, kurutulmuş ve taze balık,et,sebze, meyvelerle dolu; örneğin tavuğun tüm kısımları ayrı kaplarda, başı ve ayakları bile var ve herşey açıkta satılıyor.Şehirlerde giyilmiş kıyafet de satılıyor, 25 peso tişörtler🤫Güzel bir alışveriş merkezinde (SM) ilk kez daha güzel ve iyi mağazalar gördüm.Ve burada sokakta gördüğümden farklı bir insan profili var.İnsanlar kendilerine bile bakamıyor ama köhne ev ve dükkanların önlerinde harika çiçekleri var.Tropikal yemyeşil bitkiler bunlar, çoğunu biz salonlarımızda bozulmasınlar diye el üstünde tutuyoruz; burada sokaklardalar.Japon çarşısı ve çevresinde bir festival devam ediyor, kırmızı fenerler arasındayız.Aksam  21.25 uçağıyla Cebu'ya uçuyoruz. Arabamızı da kiraladık,Toyota, havaalanında alaıcaz.Cebu'daki otelimiz de değişiklik yaptık , o da hazır:Hope Inn otel.          08subat, önce Kawasan şelalesi sonrra Oslob a yolculuk.Köyler şehirler sahil sahillerde daha güzel evler  derken yanibasi  teneke, baraka evlerTrafolar trafolar, bol elektirik teli, karmakarışık.Bol motor,tricycle lerden yoll uzadı gitti, 40 km/h ile gittik.burada yerleşim çok, yol boyu hiç ıssız yer gecmedik, köy kasaba hep.Malboa berbat bir yerBadian da Kawasan selelesindeyizz..  Filipinler Visayas bölgesinde en turistik noktalardan bir tanesi de burası.Aracimizi kilisenin bahçesine parkedip,  20 dakika orman içinde patika yoldan yürüdük. Tropikal bitkiler, ağaçlar, bambular,şırıl şırıl akan nehir, doyumsuz manzaralar sunan yol.Biz rehber almadık, çok da gerekli değildi.Kawasan şelalesi için ister Badian kanyon turuna katılabilir isterseniz sadece ana şelaleye gidip bir kaç saatinizi şelaleyi fotoğraflayıp burada yüzerek vakit geçirebilirsiniz.Can yeleği zorunlu.Çok değişik su yeşili suyu var, şelaleyi gördüğüm fotoğraflardan dolayı daha yüksek bekliyordum, hayal kırıklığı oldu.Oslob da Bill Resort ta kaliyoruz.denizin içinde bir otel, odamız yere dek camlı,manzara süper.Balina köpek balığı turumuzu akşamdan ayarladık.yerel reh.Lisa yla otelde sabah 05 de buluşuyoruz.Cok kalabalık uzunca bir sıra pis bile, Cebu dan da araçlarla gelenler, turlar  var.Once vergi ödemesi, brifing,sonra başka bir sıra ordan bilet, 3.bir kuyruktan sıra  alınıyor bunları yerel rehb.yapti.Brifingde gövdeye 5, kuyruğa 6m den fazla yaklaşmayın, dokunmayin, tekneden atlamayın, önünde yuzmeyin, güneş yaginizi temizlenerek gelin gibi bilgiler verildi. Bekliyoruz, o ara kahvaltı yaptık.06 gibi tekneler almaya başlıyor.12 kişilik yan kanatlı tekneler, 3de kürekçi, 2li sıralar halinde oturuluyor.Bulutlu bir gün, yağmur da yağdı.184 numaramız ve saat  10.00 da ancak sıramız geliyor.5er gurup anons ediliyor, yine siraya girdik.kolumuza bir damga bastılar, can yelekleri sırayla dağıtıldı, deniz kenarına indik.Deniz çekilmiş yosunlu taşlı bir alanda, gelen teknenin boşalmasını ve yerleştirilmeyi bekliyoruz.Açiliyoruz, burayi kıyıdan da görebiliyorduk.Tekneler 2 sıra halinde dizilmis, ortası boş, hatta birbirlerine ip atmışlar.Arada kano geziyor bundan yiyecek atarak ilerleyince, ortadan iri, gösterişli, biraz ürkütücü köpek balığının kuyruğuyla salınarak geçiyor.Kurekci haber verince dalıyoruz.Sonrasinda teknenin  bambularina tutunmamizi istiyor.kursuni, beyaz benekli, solungaçları açılıp kapanıyor, biri çok yakınımda, bir an değecek sanıyorum.iyi yüzenler yelekleri çıkardık bu arada.Muthis bir deneyim & heyecan oldu.Etcil olmadığını bilsem de, cussesi ve köpek balığı adı ürkütüyor beni.Hatta ilk dalisimda çok yakın geçti, kendimi uzaklastirmaya çalışırken buldum.Vücudumda batmalar hissediyorum.Otele gidince kabarikliklar ortaya çıktı.Ya bambular üzerindeki yosunlardan yada  deniz anası olabılır alerji yapmış olmalı .Oslob dan dönüşü farklı yoldan yapıyoruz, bu kez 97km yolu 2.5sa ye aliyoruz.Burda mesafeleri normalden2 katında zamanla yol aliyorsunuz.Yollar, yol çalışmaları, motor ve tricycle trafiği nedeniyle .Yolda seven eleven marketleri kurtarıcı noktalar, kahve, su vb için.Cebu ya ulaşınca, rotamız Fort San Pedro Kale sinde arabamızı parkediyoruz. 1565 yılında Filipinler’in Fatih’i olarak bilinen Miguel Lopez de Legazpi tarafından inşa edilmiş, kapısı güzel, bahçesi, surları, duvarlarıyla güzel bir seyir.Magellan haçı; Ferdinand Magellan önderliğinde İspanyol ve Portekizliler armağan etmiş .Tarihine bakınca 1521 yılında Filipinler’e gelen ilk Avrupalı denizci kaşif Ferdinand Macellan‘ın Cebu şehrine ekibiyle beraber çıktığını görüyoruz.Macellan, sonrasında Cebu Adası’nda yerel bir şefle tanışıp arkadaş olmuş. Burada yapılan görüşmeler sonucunda yerel şef, eşi ve yanlarındaki yüzlerce yerel savaşçı, Hristiyanlığı kabul etmiş.Bunun simgesi.Köşeli bir yapı içinde tavanı dini tasvirlerle bezeli.Minore Del Santo Nino Bazilikası’nın hemen girişinde bulunuyor.Minor Bazilika Santa Nino:Filipinler’in en eski kilisesi olarak tarihteki yerini alıyor.1565 yılında inşa edilen kilise üç kez yanıp tutuşsa da şu andaki formuna 1737 yılında kavuşmuş. 2003 yılındaki depremde de kilisenin çanı çökmüş ve yeniden inşa edilmiş.Ve sürekli insanların yaktıkları mumları var.Kilisede ayrıca şapel tarafında bulunan Santo Nino, Bebek İsa’nın, flaman görüntüsünün mucizevi olduğuna inanılıyor ve ibadet edenler için saygıyla karşılanıyor.Cebu Metropolitan,1595 yılında Cebu Başpiskoposluğu   olarak inşa edilen bu katedral ve Cebu Provincial Müze de bu güzergahta; bir yürüyüşle gezip, parkları görüp, dinlenerek şehir turunu tamamlıyoruz.Ayala alisveris merkezi otelimize çok yakın; akşam keşfediyoruz.Oyle devasa ki, hiç bu kadar büyüğünü görmedim.Her mevsimi sıcak olan şehirde bu alışveriş merkezleri çok serin ortamlar da sunuyor insanlara, her seferinde üşüyorum.Havaalani, uçak, alışveriş merk., süpermarketler buz gibi.Ortasinda açık avlusu tamamen yemyeşil bahçe, burası bizim Mavibahce alışveriş merk.kadar, icersi ise 10 katı.Nerden girmiş yürümüştük diye düşündürdü     10 Şubat: Önce Colon cad. kesfetmeye gidiyoruz, en eski ve en kisa ulusal yol, şehrin merkezinde tarihi cadde.Bir jeepney ile önce Heritage of Cebu Monument  anıtına gittik ; Cebu Şehri tarihinin önemli olaylarını gösteren bir heykel olan Cebu Mirası Anıtı, şehrin öne çıkan eserlerinden biridir.  Anıtın üzerinde tasvir edilen sahneler, Cebuano şehidi Pedro Calungsod'un yakın zamanda aziz ilan edilmesine kadar olan dönemde İspanya'nın ülke üzerindeki sömürge yönetimiyle ilgilymiş.  Sonra Archdiosan müzesi, sonra yanındaki Cebu Metropolitan kilisesi ve S.nino kilisesi, Magellan haçinin önünden devamla Halk pazarı( Taboan Public Market)na ulaştık: Burasi yine kurutulmuş balık cenneti, küçücük dükkanlarda, meyve, sebze, et ve balıklar var.Ögleye denk geldi, çoğu tezgaha, yere kıvrılmış uyuyor.Hatta o sıkışıklıkta evi gibi.Archdiosan Cebu müzesi; ahşap oyma koltuklar,   kilisede kullanılan pek çok malzeme, ahşap heykeller, harika ahşap bir binada.bahçesi de çok güzel..Her şehirde, adada, pazarlarda ve sokaklarda yemek de, mey var, seyyar satıcılar da tavuk kızartması, turuncu köfteler her yerde var .Satıcılar eldivenli.Pilavla birlikte servis edip, bir de eldiven veriyorlar, insanlar bununla, elle yiyor.Colon caddesi adeta dökülüyor, mekanlar, coğu dükkan izbe gibi.Dukkanlarin tabelaları güzel, altına bakıyorsunuz ikinci,hatta üçüncü el gibi kırışık giysiler, çanta, ayakkabı, cips, paket paket pek çok şey .Şehrin otelimizin bulunduğu bölümün bir yüzü modern, çok katlı binalar, Ayala alışveriş merkezi ile süper, bir yüzü yine köhne evlerle dolu. Şehrin bir yarısı iyi imkanlarla yasarken diğer yanindaki gelir ve fırsat eşitsizliği içler acısı. Ve halk bu durumdayken kiliselerin ihtişami düşündürücü..Dönüşte metro markete uğruyoruz.Su meyvelerin tadına bakalım:Dorian; kremalı bişi yer gibi sarı bir meyve, yumuşak., mangosteen: içinden sarımsak dişleri gibi çıkan, şeftali tadında, pomelo perle; greyfurt gibi, water melon  per: karpuz, guapple;    guava tatsız bir meyve,yemeklere,tatlılara kullanılıyor,  , cardava; muzun enlisi, yeşil tatsız ,yemeklerde ve cips yapımında kullanılıyor,red lady Papaya;tombiş bir kabak gibi, soyunca turuncu, içinde yuvarlak bir sürü çekirdeği ile fresh bir tatta..Meyveler yemek ve tatlılarda çok kullanılıyor.ozellikle muz, mango cipsi ve kurutulmuş meyve de çok.Kurutulmus her tür balık gibi.oyleki balıkların 2cm lik kurutulmuslarini bile gördük.Cebu şehir içinde en popüler toplu taşıma aracı Jeepney ler:Amerikalılar savaş sırasında kullandıkları ‘jeep’leri ülkeden çekilirken burada bırakmışlar ve Filipinolar da bu cipleri arka kısmında yolcu taşınacak hale getirmiş. 20 kişiye kadar yolcu taşınabilen bu araçlarda, bir yandan zıp zıp giderken, diğer yandan aracın içinde son ses çalan müziği dinliyorsun. Renkli, resimli yazılı ve metalik çeşit çeşitler.Çok orijinal bir araç olduğuna hiç şüphe yok!        Pek çok yerde beni kendilerine benzetip Filipince konusuyorlar😇🤣  Akşam yürüyerek çıkıyoruz.önce sokaktaki bir etkinlikte, Sugbo Mercado 'da biraz aperatif tadıyoruz.Kizartma ve ızgara kalamar, şili sos, patates kızartması.Güzel bir müzik var ve herkes pek çok çeşit yiyecekten yararlanıyor. Cubana'ya yürüyoruz.Yorumlar guzeldi.Pizzasindan çok söz ediliyor.Canlı,a müzikli, güzel bir açıkhava mekanı.Guzel bir masaya oturuyor, zevkli dakikalar geçiriyoruz. Cubana nin da bulunduğu cadde geceye akanlarin yeri.Barlar, rest.,gece kulupleri burada.     11 Şubat:Ögleye doğru I.T Park bolgesine yürüyoruz. Yürürken gördüğümüz binalar devasa, 35 katlı,her katta 20 daire ve güzel binalar bunlar.IT Park da geniş caddeler, pek çok yaya geçidi, nezih binalar, cafeler, bakeryler var.Iglesia ni Cristo, kilisesini görüyoruz,iki kulesi minare gibi bir büyük  bina1913' tarihli.Ayala Alışveriş merkezinde Metro Market var, çok büyük; oradan kuru meyve, meyve cipsi alıyoruz ve burayı, satıanları keşfediyoruz .Arada yine içiçe küçük, köhne tek göz gibi evler var dar sokaklarda.Çamasırlar asmışlar, çocuklar oynuyor.Çamaşır yıkayanlar var sokakta.Leğen, içinde düz bir plastik, üzerinde beyaz çamaşırları fırçalıyor bir bayan.Akşamları tek olarak bayanları sokakta görüyoruz.Oldukca rahat ya yürüyor yada taşıtları kullanıyorlar, güvenli.Çoğunluk şortlu, ayaklarında terlik; güzel yerler için bile giysi kültürleri yok, neredeyse hiç şık bayan görmedim.Bir düğün izledik, onda bile giysiler kiralıktı; bedenlerine göre olmayışından öyle düşündüm.Sömürge olmuşlar, kültürleri yok, hala fakirler ,hala sömürülüyorlar, dış etken çok.Yol yapım çalışmalarında,asfaltlama dikkatimizi çekti; kalıplı parça parça döküyorlar, demir kullaniyorlar ve bol çimento. Bozulmayacağı kesin.Buyuk şehirlerdeki geniş caddelere hayran kaldım.Trafik polisleri 1yaya bile olsa trafiği kesip geçiriyor.Köyler veya kasabalarda sivil kişiler ya bir tişört giymiş yada kimlik kartı takınmışlar, trafikte yayalara onlar yardımcı oluyor.Ve trafikte birbirlerine saygılıar.Hayran kaldım.Çocuklar bizimkiler gibi , bağırmıyor , ağlayarak dediğini yaptırmaya çalışmıyor buna de hep hayran kalmışımdır.Pandan bir bitki, pirinç olduğuna dair bilgi okuyorum.Yeşil yaprakları kullanılıyor; baharat olarak, yiyecekleri sarmada ve örme materyallerde.Ama örme materyaller beklediğim kadar yaygın satılmıyor, en çok da çanta yapmislar.Yada bambu örgüleri , bambuları kamelyalar, banklar, koltuklar yapmışlar.Bir de teknelerin denge kanatlarını.Ve evlerde duvarları bambu örgüden oluşturmuşlar, hasır gibi ama ya kilim desenli yada hasır desenli.Bazı modern mekanlarda da dekorasyonda kullandıklarını gördüm.Metro da da pandan' dan örülmüş çanta, supla lara rastlıyorum ama burada gerçekten pahalı.Yakından bakınca bizim hasır örme çantalarımız daha güzel ve uygun.Belki satılan yörelerde ilk elden bulunsa olurdu.     12 Şubat pazartesi son günümüz, uçağımız 18.10 de 15.00sonrasi havaalanı transferimiz başlıyor.Ne çabuk ne güzel, ne dolu geçen bir tatil oldu.Öğleye dek oteldeyiz, iki saati de yemek falan durumu , sonra havaalanı..Cebu- İst 18.10 uçağı 20.30 a ertelendi.02.15de  Doha Havaalaninda aktarma icin bekleyiş.Doha Havaalanında bazı kapılara ulaşım için tren de var, bu kez kullandik.07.50 de Doha' dan İst.a 3.52 de İst.dayiz..13subat 16.00 da İzmir'e evimize uçuyoruz.13 uçak, 1otobus yolculuğu ve 7 otel ; dile kolaydı; organizasyonları yapmak, ucusları rotarlardan etkilenmeyecek şekilde ayarlamak ve almak, check in leri yapmak,rotayı iyi çizmek, tadını çıkaracak&aktivitelere yetecek zamanı belirlemek, otelleri almak; alırken lokasyon ve yorumlara önem vermek aradaki transferler, bilgilenmek,dili kullanabilmek öyle ince işlerdi ki, eşim sağolsun çokk çalıştı çokkkk🙏Yosun Alerjilerimin (? Belki de bir balıktı?) kaşıntısı, sanırım izleri bir süre daha Filipinlerde hissettirecek.Şaka bir yana:       Her yerde: Helloo ma'm(mam), hıı ma'm, hello ma'm, hello sir , soru mam(ma'm:hanım efendi/ efendim anlamında) diye seslenişleri kulaklarımda ve gulenyuzleri aklımda  kalacak..Ve mavi, turkuazın pek çok tonuyla deniz, beyaz kumsallar, gizemli lagunlar, güzel adalar,benim deyimimle sivrisinek tekneleri  , yemyeşil tropikal bitkiler, balina köpek balıkları, mercanları , teneke mahalleleri ve modern yuzunu de hiç unutmayacağım.