18 Nisan 2011

Allionai

Sağlık yurdum bize
Sütunlarım göğe
Gölgesi bugüne
Sevisi hepimize
derken...
Bozuldu büyü
Bir yarım su altında
İzin sinmiş suya
Zaman silmeyecek sesini
Gün ışığına hasret Allionai' im
Bunca yıl bekledin ışığı
Nymphe, Poseıdon'un kızı
Ve ben:
Poseıdon'u bekliyorum gözüm yolda
Çıkarlara, yanlışlara inat
Bu acının neresindeyim
Ve bu utancın?
Çaresizdir ağıtlar...
Herşey seninle ilgili
Bir varmış, bir yokmuş gibi
Büyük boşluk
Çığlığa dönse de yaşım
Üşüme sularda diye gelsin yaz
Şifayı al yine, bire bin kat
Seni tekrar görünceye değin
Saklıyoruz senden payımıza düşenleri
Sakla sen de kendini bize
Nymphe'nin hiç dinmeyecek göz yaşları
Yitmiş sevdikleri, yurdu ve sensiz
Bozuldu güzel büyü
Sular altında bırakıldı umutlar
Allionai' ı tırnaklarıyla kazanlara inat
Suya gömmek mirası
Yanlışa gömmek Allionai'ı
Yanıyor içim, dışım su
Tarihe kum
Sese su
Çağdaşlığa set
Yüreğim yarısı sular altında
Su hayat
Ama sevmiyorum Allionai üstündekini
Götürdüğü getirdiğinden fazla
En istediğimiz
Düşürüldü bizden en uzağa
Ne çıkar bilmesen adını
Öylesine yakınsın ki
İstemiyorum "korkuluk olmak"
Payım ayıbım
Ama bulanacak sular sürekli
Allionai ,
Allionai ,
Allionai ...
Allionai ......

11 Nisan 2011

GALENOS sempozyumu'na davet...

.

Şehrime gidelim birlikte : Yerinde kumlar esen , sulara karışan yürek ağrım Allionai’ ye de uğrayalım.
Söylenceleri dinleyelim.Ege ağzının dadına varalım gari.
Asklepion ve Akropol ’ e , Bazalika ‘ ya dokunalım sonra.
Hemşehrim , bana el veren belki de , Galenos’a düşsün usumuz.
En iyisi , tarihin kokusuna bırakın kendinizi , sonra rüzgarın sesine takılıp , Bergama ’ya bırakın herşeyi…


09/04/2011

SIĞACIK

Sığacık , " sığınılacak bir liman" ı çağrıştırdı bende ismi.Ve de öyleymiş.

İon medeniyetine ilişkin oniki şehirden biri.

"Bir gün denizciler Ege'nin dalgalarına kapılır.Fırtına onları gecenin koyu karanlığında yakalar.Hiçbir yeri göremediklerinden kurtuluş ümitleri kalmaz.Derken top biçiminde bir ışık belirir.Denizciler de bu ışığı takip ederek limana ulaşırlar"

Asırlık çınar ağacı geçen yılları anlatıveriyor bir solukta.

Geçen yıllara direnen kale , Kaptan Piri Reis'in önerisiyle yaptırılmış.

Kale içine bir yerel pazar sokulmuş.Doğal demet demet otları, yöresel ev yemekleri , el işleri , papatyalar , dağ orkideleri , kayısı çiçekleri...

İnsanların yüzleri güleç , her sergide bir davet.Daracık sokaklara doğru uzayan sergilerin dayandığı evlerin kimi bugünün , kimi kerpiç eskiyi korumuş.Uzzun duvarlar arkası avlular.Bir Sığacık karanfili takıyorum saçıma...

Ve Teos...

Antik dünyadaki Dıanysos için inşa edilmiş en büyük tapınak...Ama nerde...Geride binlerce yılın tanığı antik bölge.Bahar şenlikleri yapılırmış bu kentte.

Evet şenliğimizi yöre insanının sıcaklığında pazarda ve deniz ürünleriyle yemekte yapıyoruz



03.04.2011

TARAKLI

Yakınlaşan uzaklardandı uzaktan...Başı dumanlı dağlar arasından...



Dumanlı dağlar seni düşürdü aklıma yol boyu

Seni , Karadeniz' i

Başı dumansız olmamalı hiçbir dağ

Ve dumansız olmuyor hiçbir baş.



Yeşiller içinde içimi ısıtan 19.yy Osmanlı Evleri...Ahşap çatkı arası kerpiç dolgu , "eli böğründe" lere oturtulmuş katlı , çamur sıva üstü beyaz boyalı , kırmızı kiremitli , ahşap göz göz pencereli , cumbalı evler.Evler arası minareler.

Odun kokulu sokakları tırmanıp , konaklar keşfetmek.O konaklar ki yaşanmışlıkları saklıyor hala.Oyıllardan gözlüyor bizi cumba arkası hazeranlardan.İç geçiriyor besbelli...

Huzur , dokuma , kanaviçe , dantel , kaşıklar , taraklar , şimşir ağacı ve Taraklı.Safranbolu geliyor akla , zaman durmuş buralarda...

Çakıp sönen şimdilerden , o yıllara sürüklenmek...



Günlerce günlerce önceydi

Üzüm gözünü , gül yüzümde gördüğüm

ve ördüğüm umutlarımı

Gölgenin yüreğime düşüşü

ve güneşle gitmeyişi

Kentimden kaçarken de benle.



Kış gecelerinde dışardaki karlı soğuk , ocak başına dairelermiş herkesi.Bir sohbet başlarmış sonra : Yalaza... Ocak alaz alaz yanarmış , yalazlar atarak.Yalaz alevin ucu , alaz ise alev.Bir şeyi alazlamak ise aleve tutmak.Dostluk , birliktelik ,sohbet ve sözü alevlendirmek " yalaza " yı yaratmış buralarda.



Diyar-ı Akşemseddin Göynük...Kefeki taşıyla örülmüş Akşemseddin'in türbesi , Fatih Sultan Mehmed ' den miras.Cami hamam yanyana tertemiz.Altıgen Zafer Kulesi her yerden görülen.Solukla tırmanınca yanına , Göynük Deresi eşliğinde daracık saksı çiçekli sokaklar , çiçek açmış dallar arası yosunlu kiremitleriyle harika evler...Zemin üstü bir-iki kat , kafesli , cumbalı ,insancıl , sıcak...



Göynük 'ten Mudurnu yönünde ilerlerken , Çubuk Gölü sapağındayız.Toprak yoldan sonra göl.Yel değirmenleri.Yer yer karlar.Sonsuz sessizlik...



19/03/2011

FRIDA KAHLO...

1907- 1954

Birleşik kaşlarının altında , görmüş geçirmiş acının izleri...

Neşeli saçlarının altında , kaderin kederi...

Kendi gerçeğini resmeden , fiziksel ve psıkolojik acının dalgaları ; umudu ve çabayı canlı tutan.İsmi gibi , bağımsız , kalıpsız kişilik , trafik kazasının yaşamını delip geçişi.

" Gündüzlerinin ve gecelerinin celladı " aynaydı , tavandan acılarına bakan ve resimlere başlamasının nedeni belki de...

Sıradışı bir kadın , bir sanatçı...Anlamlar , semboller , içtenlik , yalınlık , sakinlik, Meksika...

İstanbul, 19-20.03.2011