28 Ağustos 2008

.




Bu gece düşünceme İstanbul düştü .
Düşümde kalaydı , elini uzattı , yüreğime aktı .
İstanbul , bunu hep yapıyorsun , iyi de ediyorsun hani , hoşgeldin .
Gözümde tütüyordun yedi tepelim . Başımda martı yelleri .
İçime çekiyorum İstanbulum rengini , güneşi tenimde .
İstanbul çarpıntım var , telaşlı bambaşka .
Gözüm mavide , vapurda , kıpırdak kalabalıkta , minarede , kubbede , kandilde , sarnıçta , sarayda , kilisede .
Ama ille de Kız Kulesinde . Bu sevda bitmez , Galata ' ya erer .
Günlerden İstanbul , saatlerden İstanbul , dakikalardan sen .
Kenar köşende hüzün , hep kalabalık yüzün . Sarayında ihtişam , ışıltılı akşam .
Camiler ilahi , her türden yaşam sahi . Karşıyaka ver elini avrupa ...
Kulakların çınlıyor mu İzmirim ? Yok sensiz olmaz , sakın unutma ...




.

.



Yalnızlık paylaşılmaz ; oysa yalnızlığı paylaşıyor deniz fenerleri . Sonsuz mavinin kıyıya ulaşacak yalnızlığını . Küçücük fenerlerin görkemli ışıkları .
Aşkın gözü kör derler , oysa denize aşık deniz feneri ışıl ışıl ve Şile ...
Ben bir deniz feneri sevdim ; Kız Kulesi , sana geliyorum ...





.
.



Yemyeşil uzayıp gidecek gibi yeşildere . Motorun sesinde , açılan yeşillikte bir huzur .
Sazlar; sazlıkların sesinde saklı yüzün . Artık çok uzak hüzün .
İstanbul aşkım sana geliyorum ...




.