23 Şubat 2010

gökçeada


Askerciğimle eş bir isim artık , Gökçeada...Hep de öyle kalacak bende.
Adım adım özlemle , denizi geçerek yaklaştığım ada, Gökçe...
Kültür aldığım , düşünce bıraktığım , sevgiyi bulduğum.Araya özlemleri de sıkıştırıp , doyamadığım.Mutluluğum sığmıyor gülüşüme , ne güzel...
İpuçlarıyla dolu sokaklardan , yaşanmışlıklarla dolu meydanlara , oradan evlere ulaşmak.Dimitri , Yorgi , Yanis , Lena , Katia , Efi ...Burdasınız , hoşsohbetsiniz...
Kepçeleri yürekleri kadar derin ,
sözcükleri Rumca şiveli ve serin ,
küpleri şaraplı ,
kahveleri cana yakın ,
yürekleri kapıları gibi açık.
Evleri taştan ama sıcak.
Bize bakan pencereleri , dışa açılan güzel kapılarıyla biz ona hayran.İç sesim , bağır bağır bir çığlık.Gökçeliğiyle saran bu adada ...
Yaşam , bugünden geçmişe , geçmişten bu güne gidip geliyor.Eski zamanları yürüyoruz , özlemimizde yeni sevdalar büyütüyoruz , denizin dalgalarıyla okyanusuz ve bu temiz havayla bitiyor dert-tasa.
Evet, Efibadem bu ada, tatlı mı tatlı...

12-15.02.2010