15 Eylül 2010

UYKUSUZLUKLARIMDA GÖZLERİMDEN BİR DE KARADENİZ AKIYORSA EĞER…

Karadeniz 'in çağrısına uydum yine , kalktım geldim , iyi de etmişim...

Karadeniz hareket , Karadeniz bereket . Yaşam burda düşmüş toprağa .

Ve Karadeniz düşünce usa , us durmazmış başta ...

Yeşile dönmek , sise ermek , maviyi dermek buralara gelmek...

Samsun ' dan düştük yollara , kulağımda tulum , kemençe , yüreğimde bir hamsi.Bandırma Vapurunda Atam.
Çarşamba ' yı alan sel , bizi Perşembe 'den Ordu ' ya getiriveren Sinan Kaptan , Karadeniz dereleri gibi cıvıltılı Nurhan Rehber ve biz Ebruli Dostları.
Ordu deyince Boztepe 'siz , şehri seyirsiz olmaz.Can Karadenizli dostlarsız hele hiç.


Denizde bir taka ,
Kıpraşır ha kıpraşır ,
İnsanların içlerinde birer hamsi ,
Oynaşır ha oynaşır.


Piraziz , Bulancak işte Giresun .Kaleden bakarken kuş olup uçmak istedim ada Ares ' e, Amazonlar 'a. Sonra Maçka ' ya.
Özlemler büyüttüğüm , geldikçe doymadığım Sümela ' dayım.Yeşili , suyu aşıp , gökyüzüne varmak.Sise , çiseye , gölgeye , güneşe kafa tutmak , sonsuzu bulmak.İnançlı yeşile doymak , inatçı yağmura yağmak ama ıslanmamak.Gücün , inadın , inancın , güzelliğin , rengin , umudun , birlikteliğin adı.Yürüyorum , özlemim Sümela 'yım...

Gümüşhane ' ye dönen rotamız ile Torul Karaca Mağarasında başka bir dünyada buluyoruz kendimizi.
Karaca tomur tomur doğurmada , akmada yıllardır.Damla damla üstüne.Derin bir nefesle haydi Zarha yönüne , yeşil sisler içinde.

Uzungöl , aç gözlerini yeşile , çiçeğe , sise . çiseye , göle .Gölce yürüyor , camiye eriyoruz.Evet bu çise bir kez düşünce üste iflah olmuyor insan.Özlüyor hep bu yeşil denizi.


Uykusuzluklarımda,
Gözlerimden bir de Karadeniz akıyorsa eğer ,
Var-gel ' ler dönmüştür çiçeğe...


İkizdere bizi Ovit Yaylasına götürdü.Ovit sis , Ovit bu yazda buz.Ovit 2640.
Yayla , yaza , hazza , otlağa. Yaylaları başkadır Karadenizimin...
Sırt sırta vermiş dost dağlar geçit vermez. Verirse sadece dereye , şelaleye. Her yol tünel bundandır.

Keşap , İspiye , İnebolu , Görele , Eynesil , Vakfıkebir , Çaybaşı , Akçabat , Trabzon giderken " yali yali " deniz- dağ arası yol , düzde şehir bir damla.Sonra yokuş , ulaşım zormuş.Toprak ne değerli , bir karış yerde bile kabak , fasulye .
Yomra , Arsin , Araklı , Sürmene , İyidere , Derepazarı , Rize , Pazar geçerken azar azar , yeşil seyir çay bahçe bahçe , dağ dağ .Çaylar gözlerden ellere üç yaprak düşünce demli.Fabrikalarda canlar geceyi gündüz eyler , çay bardağa düşünce neylerse güzel eyler.

Zilkale , dik vadi ; yine yeşil kucaklıyor dereyi..

Fırtına olduk estik bir derede , düşlerim treking de.
Üstü örtülü köprüler ıslanmayın diye dostlar.Taş köprüler , tahta köprüler , var-geller.Üç ev , beş ev , bir cami köyler.Bir inci kolyenin kopan , dağılan taneleri , dağlarda böyle evler.Nasıl erişir , nasıl görüşür , nasıl söyleşirsiniz ?

Rize...Dik yamaçlardan hızla dökülen akarsular , onların açtığı derin vadiler , atmaca tutkusu , ' serender ' ler , çay , Rize bezi , dağ horozu ve yaylalar...


Dağ gülleri Komar ‘ lar gibi açtın içime ,
Yüreğim pervane.
Ayder ' de pervaneler dönüyor ışığa ,
ben yaylalara...


Fırtınalar estiren dere , Gelin Tül ' lü , sırtını Kaçkarlar ' a yaslayan cennet Ayder. Bulutunu , sabahı karşılayıp , yürümek , akşamı getirmek , çiçeğini , böceğini , gölünü , deresini dermek : Kavrun , Elevit , Amlakit , Palovit , Pakut , Avusor , Sal , Gito , Çaymakçur , Verçenik ; yayladır , yaylanır...

Trabzon demek , Atamın Köşkü : 1934 ve 1937 ' lerde konuk edildiği ve vasiyetini yazdığı...1890 dan kalma , kalorifer sistemi , kepenkleri , dört katıyla yaraşır dedirten.Bir haritada kaleminin izleri , yüreğe işleyen...
Trabzon demek , Ayasofya Müzesi demek , Ayasofya Müzesi ise ' Kutsal Bilgelik '...Adem ile Havva ' nın yaratılışından izler , kubbe altındaki renkli İsa ' lar , kurucu Komnenosların sembolü kartal ve kiliseden camiye Ayasofya...


Toprak ' ÇONA ' saçar
Sevdalar ' PALURİ '
Takarsın saça bir ' PUŞİ '
Evler ' KUŞPUNİ '


Çayeli ' nde büyük dedemin sıla .Çamlıhemşin yazınca düş yola : Yeşil ayaklarım , beyaz sisli başımla yürüyorum.Kulaklarımda bir dere sesi : Tar.Çıktıkça taş , yükseldikçe ağaç , çiçek.Karadeniz gözağrım.Tepeden tırnağa senle ağırım.Tar yol açtı sesiyle , ezgisiyle.Bulduk Bulut Şelalesini.Nereden akıyorsun , göremiyorum , adından mı?Bir taş dağa yaslanmışsın rahat mı?

Ardaşen , Fındıklı , Arhavi tırmana tırmana Borçka Karagöl.Seyreyle gözüm , tepeden tırnağa yeşile kesmiş özüm.Cideyrum , celeyrum , bunu ben hep yapayrum…
Artvin ' e doğru Çoruh girdi kolumuza , aldı götürdü bizi büyük mü büyük bir baraja.Kulakta Atabarı tınıları , ver elini Hopa...

Evet , dostlar : Seviyorum diyeceksiniz , özlüyorum...
‘Kimunsun ‘ diyecekler : İzmir ‘ in , ‘ nereyesun ‘ diyecekler : Karadeniz yönüm…


En güzel sistir Karadeniz , hep düşünüzde , hep gözünüzde kalmak , sonra yüreğe çise olup akmak için...


Samsun ‘ dan Hopa ‘ya 06-12.09.2010

.




Toprak ' çona ' saçar ,

Sevdalar ' paluri ' ,

Takarsın başa bir ' puşi '

Evler ' kuşpuni ' ...




* çona : ışık ( lazcada )
paluri : alev
puşi : başa takılan örtü
kuşpuni: kuş yuvası




.
.





Uykusuzluklarımda

Gözlerimden bir de Karadeniz akıyorsa eğer

Var-gel ' ler dönmüştür çiçeğe ...




.