24 Nisan 2009

23 Nisan...

Atam,
Bizler şanslıyız, Cumhuriyete doğduk, onunla büyüdük, onunla varolduk.Sendendir...
Değerini sarsılınca anlıyoruz, bu en büyük hatamız...
Bugün 23 Nisan.Atam sana geliyorum.
Yine sendendir, bugün içimdeki çocuk bayrama açtı.

İlk seni sevdim, doğum sancımı çeken annem.
Atam hele seni, hele seni...


Umut çocuklarda dedin, ulusal egemenliği armağan ettin.Aydınlığa bakıyor hep yüzleri, elleri de hep emeğe açık.Gülüşleri kalsın bizde, temiz yürekleri.
Çocuklar, onlara, sakladığım sevdalar.Sevmeli ki onlarda büyütmeli yarınlarımızı.
Atam, bu 23 Nisanda da çocukları kıskanmadım desem yalan.Bundandır, bugün çocuk olarak bayramımdayım.
Gördüm ki düşlerini kirletmeyi başaramadığımız(!) bu çocuklarla ve bu 23 Nisan biliyorum ki sessiz ve sensiz kalmayacaklar.Yarınlar yeşerecek ellerinde, Cumhuriyeti, devrimleri büyütecek onlar.
Atam, hep doğru öngörünle: Onlar doğru umutlar, onlar doğru gülüşler.

gülüm

Sessiz, sakin, dingin bir vaha gibi.
Rüzgar sanki sessizliği incitmeme kaygısında.
Doğa diyorum, eriştiğinde yeşil ve anlatası, elinden tutası, rüzgarına katası.
Gözlerimi kapadığımda, yemyeşil bir orman var.
Güçlü gövdeleriyle toprakta, erişilmez, gür yapraklı.
Hiçliklerin kol gezdiği yerde bir heplik bu yeşillik.
İnsancıl sessizlik.
Işıldarken sesim, buralarda mevsim hep bahar.
Bir martı, bir deniz, bir orman, bir çiçek, bir gökyüzü, bir yağmur, bir güneş perdeyi aralayan.
Gökyüzüne akan bir ırmak.
Uzun ve soluksuz bir gece, sabahla kucaklaşan.
Bir gülüm, biraz daha gül.

17 Nisan 2009

ÜLKEMİZİN KAÇIRDIĞI EN BÜYÜK EĞİTİM PROJESİ


Bir zamanlar Türk ulusu, Nisan ayında iki bayram yaşardı…

Cumhuriyeti kuran çağdaş aydın kadrolar, eğitimin öncelikle köylerden başlaması gerektiğini belirleyerek, eğitimi köylere indirgemeyi benimsemişlerdi. En büyük eserleri ise Köy Enstitüleri’nin kuruluşuydu. Çok değişik ve çarpıcı bir girişim olan Köy Enstitüleri hareketi belki de dünyaya örnek, ülkemizin kaçırdığı en büyük eğitim projesidir.
Bundandır, Yücel’lerin, Tonguç’ların çizdiği haritada Köy Enstitülerinin yerleştirilmediği yurt toprağı kalmamıştı.
Kepirtepe, Arifiye, Kızılçullu, Ortaklar, Çifteler, Gönen, Aksu, İvriz, Düziçi, Hasanoğlan, Gölköy, Akpınar, Akçadağ, Pazarören, Yıldızeli, Beşikdüzü, Pulur, Dicle, Erciş, Cilavuz , Savaştepe.
Tüm Türkiye’ yi kaplayan aydınlık, kültür, bilim, sanat, ulusalcılık, insan ve yurttaş sevgisi kaynakları, ocakları, efsaneler…
Yarattıkları bu efsane; yeşeren toprak, yükselen yapı, ışığa dönüşen su, sanat, dayanışma, paylaşım, aydınlanma, özgürleşme demekti.Onlarınki yalnız bir eğitim değil; yaşam biçimiydi.
17 Nisanlarda bunları bir kez daha yinelemek, her zamandan daha fazla önem taşıyor. Çünkü bugünkü Türkiye tablosuna baktığımızda gördüğümüz manzara insanın içini acıtıyor. 17 Nisan’da yakılan aydınlanma ateşi söndürülmeseydi bugün;
-gidilmemiş köy,okulsuz çocuk
-işlenmemiş tarla
-aç-açık insan, fabrikaları kapatılmış işçiler olmayacaktı.
-Avrupalarda çalışan işçiler
-töre cinayetleri
-boşalmış köyler
görülmeyecekti, diye düşündürüyor.
Ne yazık ki, çok kısa ömürlü olmalarına karşın; öğrencisi, öğretmeni, çalışanıyla aydın, özgür üretken, araştırmacı, sorgulayıcı, Atatürk İlke ve İnkilaplarına, Laik Cumhuriyete inanan ve bu yolda yürüyen bireyler, yurttaşlar yetiştiren, bugün dahi birçok ülkeye örnek olabilecek üretime dönük eğitimi öngören Köy Enstitüleri;
-Laik eğitimin başlamasında öncülük etmiş
-Sanayi için eğitilmiş nitelikli iş gücünün oluşmasına yardımcı olmuştur.
-Ataerkil toplumdan çekirdek aile toplumuna dönüş başlangıcı olmuştur.
-Atamızın özlediği demokratik toplum ve kültür için kurumsal alt yapı oluşmasına neden olmuştur.
-Ezbercilikten uzak sorgulayan bireyler yetiştiren, demokratik ve üretici eğitimin başlamasına öncülük etmiştir.
Altmışdokuz yıl önce atılan o uygarlık adımlarının öncüsü İsmail Hakkı Tonguç,
"İnsanoğlunun kazanacağı en büyük zafer, korkuyu yenmesiyle elde edeceği zaferdi" der ve Atatürk'ün ışığında, eğitimin önce köylerden ve kendi eğitmenleriyle başlaması gerektiğini bilerek "Köylü, bu kahramanları kendi içinde yetiştirmeye mahkumdur" der.
Yol arkadaşı, Hasan Ali Yücel ise
“Bir kişinin atacağı dev adımları değil, bin kişinin atacağı insan adımlarını özlüyorum.” demiş.
Nerde o adımlar?
Nerde aydınlanma?
Nerde Köy Enstitüleri?

03 Nisan 2009


Baharın sesi çınlıyor kulaklarımda
Bir sevinç rüzgarı
Gönül gözüyle görülür gerçeğin öte yakası
Ve gerçek her zaman yalındır
Görmemizi bekler çok zaman
Tomurcuktan çiçeğe durma zamanıdır o zaman
Durdum
Pembe.
.



Ay, aynam benim
Çoğaltıyor sayımı
Şu an çıkmaz sözcüklerim bir cümleye
Mutluyum.


.

yollar yollar yollar yollar

.

Yollar bitmez zannederiz.Yada bize öyle gelir.Bize öyle gelir, çünkü yollara gideriz.Asıl olay yola çıkabilmektir önceleyin.
Durağan değildir yollar, devinimlidir ; yaşam kadar.
Kendimizden kaçmak bir yolculuktur çok zaman.Kendimize sığınmak da her zaman.Bunu yaratmaksa bir yineleme değil.
Evet yollar varır bir yerlere...
Ben burada iniyorum.


.