12 Eylül 2009

nostalji; köyde kına gecesi...


Köylerimizde kına geceleri, çok renkli, çok neşeli, bir o kadar hüzünlü, herkesi biraraya toplayan, "yağmur yağsa ıslansak, düğün olsa doyunsak" tır...
Yukarı mahalleden,köy söylemiyle bir çalgıcı çağrılır.Kadın romandır.Başına oyalı bir yemeni bağlamış, aradan sarışına boyanmış saçları çıkar.Sallanan küpeleri, ayağında şalvarıyla bağdaş kurup yere oturur, koltuğunun altında bir darbuka.Dayar bacağına ve ilk sesler dökülür:Düm tek tek.Yanında benzer kelimelerle anlatabileceğim bir arkadaşı daha olur, tef çalar o da.Ve geline takılan , ortaya saçılan paraları ister, bağdaşını hiç bozmadan.İkisi çok seslimsi, çatlakça bir tondan başlar: Baaaahçelerdeeee ...
Biri sorar, "kız sen görümce misin?", "hı hı" sesi gelirse eğer ;
"Bahçelerde börülce, oynar gelin görümce
oynasınlar bakalım, bir araya gelince..."
Gelin kız ve görümce karşılıklı; geleneksel, köyde herkesin bildiği bir ayakla oynanan, folklorik, düz bir oyunu, bir dairede dönerek, arada karşılıklı yer değişerek oynar.
Sahnenin diyelim, çevresinde kahve sandelyelerinin yetmediği kadın, kız ve çocuklarsa, iki sandalye arasına atılmış uzun tahtalarda oturur.Kına gecesini yakınen görmek isteyen yaşlılarsa, kıvrağının ucunu yere serip, yayılıverir .
O arada türkü tamamlanmış görümce oyunu bitirip oturmuş, gelin ayakta yeni oyun arkadaşını bekliyor olur.Kendi isteğiyle oyuna kalkmayanlara darbukayı çalan seslenir:"Eltisi nerde gelininnn?"
"Bahçelerde eğrelti, oynarlar iki elti..."
Çalanlar oynayacak yakınları bitirince, oynamak isteyen veya kollarından çekilenler ortaya atılır.Kollarından zorla çekilenler, aslında oynamayı bilen ama nazlananlardır genellikle."Ayy bu havayı bilemiyom" denir, sonra birer zil eksik gelir.
Bazen uzun nazlardan sonra ve paraları basmaktan yorulan kayınvalide sahne alır geliniyle.Türkü başlar:
"...gaynanayı napmalı/ gaynar gazana atmalı/ yandım gelin dedikçe/ altına odun atmalı..."
Kahkahalar arasında, "ay benden geçti, zorla" deyip, iki dönüp oturur.Bu yaştan sonra, çoluk çocuğa maskara olmuştur, söylediğine göre.
"...Bahçelerde lahana, oynar gelin kaynana..."
Takılan, bir deyişle basılan paralar, oynayanların hakkıyken, çalanlarca toplanır.Çocuklar ellerinden, koyunlarından alınan paralara epeyce ağlarlar.
Ve çalanlar tabiki parayı çok basanı severler.Bir de güzelse ortada oynayan, iyi de giyinmişse eğer, "aman allah bağışlasın, maşallah" deyip, en güzel şarkıyı söylerler.
Arada ortada koşan çocukları korkuturlar:"gelirsem yanınaaa..."
Sıra kına yakmaya gelince yengeler ortaya çıkar, gelin elini açmaz, kayınvalide altını avcuna koymadan.Allı pullu eldivenli, içi kınalı ellerle, başında bürümcüğü ile hüzünlü bir türküde gelin ağlatılır, çevresinde kız arkadaşları mumlarla dönerken.Kına yakılınca ağlama faslı biter ve kına Bergama Türküleriyle devam eder:

"...al basmadan donum var amanın yalel yalellim
suya giden yarim var ninay nom
Bergama yıkılmasın amanın yalel yalellom
yarim var ortasında ninay nom..."

"...ey yüceler yüceler
yuva yapar cüceler..."

"...Yola çıkma baş açık
arpalar kara kılçık
eğer gönlün var ise
al bohçanı yola çık..."

"...Sandık üstünde sandık
aman efeler yandık
düşünmeden söz verdik
biz sizi adam sandık
çevresi saçaklı
işte geliyor elleri bıçaklı..."

"...entarisi mavili nerde kurdun kavili
evvel böyle değildin şimdi gönlün büyüdü
yale leli lam yalelli yale lele lelelam
nannan nirinam ninneri nannam nire
nire nirenam
yale lelam yale yale lele lele lelam
al geydim alsın diye mor geydim sarsın diye
isteyenlere varmadım nazlı yar alsın diye..."

"...Gerizler başından hoplayamadım aman aman
döküldü cephanelerim toplayamadım
düşman galip geldi haklayamadım aman aman
amanında aman efeler öldürmen beni
güzelde Cemilenin yoluna soldurman beni
mahkemenin önünden eğildim geçtim
sol yanımdan kurşun yedim bayıldım düştüm
ahbap düşman oldu ben buna şaştım
amanında aman efeler öldürmen beni
güzelde Cemilenin yoluna soldurman beni..."

"...Abacılar inişi, saatimin gümüşü
hiç aklımdan çıkmıyor, hak oğlanın gülüşü
Üç kemerin taşları cıvıl cıvıl öter kuşları
hiç aklımdan çıkmıyor,(Kaymak Mevlüdem) o yarin bakışları"

Ve genç kızlar eski havalar oynanınca, çalanların önünde toplanarak, daha yeni parçalardan isterler.Eskilerin deyimiyle "anlayamadıkları yeni havalardan"
Çalanlar ustadır, hemen gençleri de şıkır şıkır oynatırlar.
Gecenin sonundaysa damat ve arkadaşları alır sahneyi.Davul gelir, tüm heybetiyle, yüreklere işler.Ve Harmandalı dönülür.

"Harmandalı efem geliyor
bileğinden kanlar akıyor
gümüş bilezikli mavzerin
namlusu şimşekler çakıyor
efeme de mor cepkenler yaraşır
efem ne giyerse yakışır
bütün kızanların önünde
elinde yatağan savaşır"