25 Temmuz 2017

...



Şifaların
ellerin
beyaz sabun kokum
sesin, onaylayışım
ilklerim
empatin
ilk papatyalarım, baharı getiren
gecelerim, özlemsizliğim, aralıksız gündüzüm
su taşıyışın sormadan, uyandıkça
yat geliyorum deyişin ve en yorgun akşamım
ten mi, ruh mu, tek mi
akşamları yemiyorum diye, çareler arayışın
müzik kutum
acımı dağıttığın ilk sinema
sıçrayışlarım
bitki çayların
denizim
yalansızlığın
saçlarımdaki elin
üstümü örtüşün
söz verişlerin, tutuşun, hiç bırakmayışların
yemekler yapışın
paketteki küçük çiçek
fener tutuşun karanlığa
beyaz gömleğinle karşılayışın beni
çiçek bahçem, mumlarım
o sezgiler
derdimi dert yapışın, çözümlerin
acım, hastalığım, sağlığım
anlayışların, nerden bildilerim
hep ben, hep benden oluşun
gözlerinden sakınışını bildiğim
dayanışın her halime
kahvem...

soruyordun ya
gerçekti tüm yalınlığıyla.

onca dağ, düz aşmışken, ben çok şey öğrenmişken

benim de yapacaklarım vardı senin için,

mücadele edemedim, bu dünyada kalıverdim ardından.

biliyorum ki, hiç seslenemeyeceğim  bunları sana,

oysa:

ilaçlarımı unutuyorum yokluğunda
saçlarımı uzun istemiyorum, sonra seviyordun diye kıyamıyorum.
yaz sen, hep yaz derdin ya, saklıyorum onları
renklerini severdim mavin bende, 
bir de somurttuğum zamanlar; yakışmıyor, gül deyişin hep aklımda.
arkamı dönmüyorum hala;
sen dönersen, uyanıyor , sesleniyorum rüyamda
kollarımı bırakmıyorum boynundan
yüzümü saklıyorum yine göğsüne.
geç seslenişlerim bunlar
belki de hiç duymayacaksın, bilmiyorum?
ve ben ağzınla tuttuğun kuşun kanadı neden beyaz demeyeceğim hiç.
fedakarlıkların, fedaların aklımda
nasılım merak edişin.
beni her koruyuşuna bir yıldız koyuyorum
ve her sevişine beni

her haksızlığımda sildim gökkuşağımın bir rengini ,
benim gökkuşağım yok çoktan
bir sürü yıldızı olan bir gökse başımda.
hiç unutmayacağım, sen de unutma
ben seni çok sevdim.
ve özlüyorum ben
gözlerimi kocaman açıp yokluğuna bakıyorum.
şimdi bileğimdeki güzelliği çıkarmıyorum.