19 Mayıs 2009

90.YIL





İçimin içime sığmadığı günlerden bir gün
gözümün pınarında onurdan birkaç damla yaş
yüreğimde Atam sen...
böylesi günler coşku duygu seli
ayaklarım ucunda Egem efesi diz vuruyor
ellerim kanatlanırken
yüreğimde Atam...
varlığım senden ötürü
dile kolay 90 yıl...

ben MUSTAFA KEMAL'i sevdim.

...



19 Mayıs 1919, sadece varlığı emperyalistlerce örselenerek tutsak edilmiş bir halkın ve onun yurdunun kurtuluş olayındaki başlangıcı değildir.Samsun, geçmişi yüzlerce yılı bulan; ilkel, köhne ve bozulmuş bir saltanat rejiminin, halifeliği de içine alan yıkılışının başlangıcıdır.

29 Ekim 1923 tarihli Cumhuriyet, Samsun’daki başlangıçtan güç alarak aymazlık, sapkınlık ve hatta hıyanet içindeki kurumların tümünü alaşağı edebilmeyi başarmıştır.Ulusal, demokratik, laik ve sosyal hukuk devletinin kavram olarak bile gelişmesinin altındaki zemin; 19 Mayıs 1919 kökenlidir.

İlerici ve toplumcu tüm atılımlar, toplumsal aydınlanmanın yolu ve yöntemini uygun koşullara göre arayıp bulurlar.Çağcıl ve demokrat bir derinlik ise ancak düşünceleri eyleme dönüştüren bir temelde güçlenir. İşte Samsun’dan Ankara’ya doğru giden bilinç; bir ulus için tüm olumlu programları saptamış, amaçları çok belirgin ve ayrıntılı bir içerik durumuyla sürekli özünde taşımıştır.

Ülkemiz ve halkımız Samsun’dan Ankara’ya uzanan zorlu siyasal, kültürel ve sosyo ekonomik koşulların çaresizliklerinden sıyrılarak düze çıkan, egemenliğin kaynağının ulus olduğu onurlu bir laik Cumhuriyetin sahibidir.Devamında Atatürkçü Aydınlanma Devrimi ise tüm öğeleriyle Cumhuriyete renk ve açılımlar veren bir eylemler çizelgesidir.

Bu eseri ortaya koymanın güçlüğü kadar, sürekliliğinin ve geleceğinin güvence altına alınmasının kaçınılmaz ve daha da güç olduğunun bilincinde olan Atamız, çeşitli konuşmalarında tehlikelere dikkat çekmiştir:

“…Kimi kimseler çağdaş olmayı kafir olmak sayıyorlar.Asıl dinsizlik onların bu sanısıdır.Bu yanlış yorumu yapanların amacı , İslamların kafirlere tutsak olmasını istemek değil de nedir.Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, beyinledir.”

(Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri.C.2.s.128)

“…Artık Türkiye, din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir.Bu gibi oyuncular varsa, kendilerine başka yerlerde sahne arasınlar…”

(Atatürk'ün SD.C.3.s.74)

sözleriyle bu tip eğilimlerin heveslisi kesimlerin dikkatini çekerken, Laik Cumhuriyetin sağladığı özgürlükleri korunması için ulusa mesaj göndermektedir:

“…Bizim ulusumuz yurdu için, özgürlüğü için, özgürlüğü ve egemenliği için özverili bir halktır, bunu kanıtladı.Ulusumuz yaptığı devrimlerin kıskanç savunucusudur da.Benliğinde bu erdemler yerleşmiş bir ulusu yürümekte olduğu bu yoldan hiçbir kimse, hiçbir güç alamaz.”

(Atatürk'ün SD .C.2.s.182)

Söylev’in son bölümünde ise; Atamız tarihten aldığı ders ve deneyimin ışığında, gelecekte de olması her zaman olası gelişmeleri özellikle gençliğin büyük bir dikkat ve duyarlılıkla izleyerek sorumluluğunun bilincinde olarak Laik Cumhuriyete sahip çıkmasını istemektedir:

“…Bugün ulaştığımız netice, yüzyıllardan beri çekilen milli felaketlerin yarattığı uyanıklığın sonucu ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir.Bu neticeyi, Türk gençliğine emanet ediyorum.”

Evet, ulus olarak, bu ülkedeki : “Namus erbabının, en az namussuzlar kadar cesaretli olduğunun” bilincindeyiz.Emanete sahip çıkmamız gerektiğinin de.Atamızın işaret ettiği tam bağımsızlığın neresindeyiz, unutulmaması gereken bu.Unutuyoruz, unuttuk diyor Sabih Kanadoğlu :

“… Atatürk, her sorunun çözümünde ve devlet yönetiminde eleştirel akıldan ve bilimden ayrılmamamızı öğütlemişti. Unuttuk. Atatürk, bir ümmetten millet, kuldan yurttaş yaratarak, ulus devletin temellerini atmıştı. Unuttuk. Atatürk bize Türkiye Cumhuriyeti’ni laik ve demokratik bir devlet olarak bırakmıştı. Unuttuk.Atatürk, bize hedef olarak çağdaş uygarlık düzeyini aşmayı göstermişti. Unuttuk. Atatürk bize, hukukun üstünlüğünün, hukuka bağlılığın, çağdaş ve uygar bir devlet için koşul olduğunu öğretmişti. Unuttuk.”

Haksız mı?

Samsun’dan başlayan bağımsızlığımızın, Cumhuriyetimiz ile taçlanarak ve devrimlerimiz ile yücelen kazanımları koruma ve kollamanın da bilinciyle, uyur uykudan uyanıp, unutmayıp, sahip çıkacağımız sözüyle, 19 Mayıs kutlu olsun!...

18 Mayıs 2009

Prof.Dr.Türkan Saylan için...


Işık anneydi o,
karanlıkları aydınlık eden...
...
İstemezdik sensizliği
kolay yetişmiyor sen gibiler
yürekli durmuyor
seslenmiyor
özgür değil yeterince
güne çıkmıyor sen gibi
karanlığa karşı durmuyor
duruyor sadece
duruyor,duruyorlar, duruyoruz...
...
sen ışıttın ya Türkan Hocam,
elinden tuttun ya Kardelen'lerin
karları erittin ya ışığın ile
yeni Kardelen'ler gelir izinden
sesimize ses oldun ya,
vatan sevgisinin aslı,
Atatürkçüyüz,
"Düşüncesi özgür, duyuncu özgür" üz
Cumhuriyetin Kızı
ışıklar içinde yat...