04 Ocak 2024

SALDA, BURDUR, EGRIDIR GÖLLERİ, ISPARTA, DAVRAZ,BURDUR 'DA YENİ YIL


 Salda Golünü çok merak ediyordum.

Burdur' un 64km batısında, Yeşilova ilçesi sınırlarında, denizden 1193 metre yükseklikte ve Toros Dağları`nın arasındaki Salda Gölü...Kuşbakışı gördüğüm anda büyülendim:Bir huzuru, rengi, kulağıma söyleyeceği şeyleri vadediyor gibiydi.

Yer yer seyrelmiş çam ve meşe ormanlarının kapladığı kireçtaşı ve serpantin yamaçlarla çevrili. Kıyısında küçük alüvyal ovalar yer alıyor.Kıyı kesimlerinde magnezyumun oluşturduğu beyazlıklar karşıdan oya gibi görünüyor .Kıyı kısımları harika turkuaz renkte.Dingin,sessiz ve soğuk...Dışarı akarı olmayan 44km2 alana sahip.Gölün kenarı beyaz-gri; kil dense de daha çok kum görüntüsünde ...Harika yansımaların eşlik ettiği güzel bir manzaraya sahip.Suyu hafif tektonik bir göl olup, 184 metreye varan derinliği ile Türkiye'nin en derin göllerinden biri. Salda Gölü az tuzlu, yüksek alkalinli , temiz bir göl.Gölün suyu biraz geri çekilmiş , kumlar girintiler ve adacıklar oluşturmuş; buralardan geçmek ve yansımaları yakalamak,kıyısındaki gri-beyz kumsalda yürüyüş yapmak ve göle karşı çayımızı yudumlarken küçükbir piknik çok güzeldi.Salda 'dan ayrılmak zor oldu.Yola düşüyoruz...
Burdur-Antalya karayolu üzerinde, Burdur`a 13. km uzaklıkta yer alan İnsuyu Mağarası`ni geziyoruz.. 597 metre uzunluğundaki mağara, içerisinde muhteşem sarkıt ve dikitlerle beraber, şu anda kurumuş olan irili ufaklı 9 göl barındırıyormuş. Ülkemizin en büyük mağaralarından biri olan bu doğa harikası gerçekten çok güzeldi.Sarkıtları dikitleri izlemek, benzetmeler yapmak, loş ve soguk ortamda rüya gibiydi.Ama yanlış sulama ve kullanımlar yüzünden bu mağaranın susuz kalması beni çok üzdü.

Sonrasında rotamızı Burdur kent merkezine çeviriyor ve Burdur Arkeoloji Müzesi`ne gidiyoruz. 1956 yılında kurulan ve 2001 yılında yeniden düzenlenen Burdur Müzesi, Hacılar, Kuruçay, Höyücek Höyükleri, Boubon, Kibyra ve Sagalassos kazılarından çıkarılan,  60 binden fazla kültür varlığına sahip, Türkiye’nin en zengin müzelerinden.Batı Akdeniz'in önemli antik kentleri Sagalassos, Kibyra, Kremna ile Hacılar, Kuruçay ve Höyücek höyüklerinden oluşuyor. Gercekten dışardan küçücük gibi ama gladyatör oymalı eserler, heykeller ve küçük buluntulariyla çok etkileyici bir müze.Bahçesinde ayrıca 1823 e tarihlenen Pirkulzade Kütüphanesi var. Roma’nın en iyi imparatorlarından olan İmparator Hadriani ve Marcus Auralius’a ait dev heykellerin Ortalama yüksekliği 4.5m nin üzerinde.Ayaklar, kollar ve başlar sergileniyor çünkü gövdeleri ahşağtan olup, günümüze ulaşamamış.


Sagalassos Antik Kenti’nde, Kuzeybatı Heroon’un orta kısmında neredeyse bire bir ölçekte yontulmuş “dans eden kızlar frizi” yer alırmış bir zamanlar. Bu friz Heroon’un etrafını çevreler. Kızlardan birisi zither ( kanuna benzeyen bir çalgı) çalar ve on üç adet dans eden kız bir halay oluşturuyor, bu eser de müzede yer alıyor.(Mö 10-MS 10)Aynı yerde bulunan güneş saati MS 2. yüzyıla tarihlendiriliyor. Güneş saati; aslan ayağı formunda bir kaide üzerinde 60 derecelik açıda bir halka şeklinde vefrizin üst kısmına yerleştirilmiş. 
Bahçede ve müzede cok sayıda, ölülerin külünün saklandığı Ostothek sergılenıyor.Bazıları çok görkeml.Sagalassos ölü gömme kültü hakkında bilgi veren bu ostothekler, Erken İmparatorluk Dönemi’ne tarihlendirilmiş.
MÖ 6500’e gelindiğinde insanlar bu bölgeye yerleşmiş durumda. Bu insanlar kendi seramik kap-kacaklarını üretmiş ve kerpiç mimarilerini geliştirmişler. Hacılar Seramiğinde genel olarak, zigzaglar, geometrik şekiller, boyalı üçgenler, dalgalı çizgiler, benekler ve hayvan figürleri var. 
       Burdur`a hareket ediyor ve yol  üzerinde Burdur sınırları içindeki Yarışlı Göl u goruyoruz. Burdur Gölü`nü panaromik olarak görecekken sise yakalandık.Yaklastigimiz noktalardan görebildiğimiz kadarıyla yetiniyoruz.Ve Isparta; Tarihçiler buralara Hitit veya Lidya dilinde Barida dendiğini, zamanla Grekler'in bu kelimenin başına eis/is ekini getirerek “Barida'ya” anlamında eis Barida adıyla andıklarını, daha sonra bunun Sabarda veya Isbarda/Isparta şekline dönüştüğünü belirtirler.Isparta cami ve bedestenleri, arasta tipindeki çarşıları ile mütevazı bir şehir.Şehrin sembolleri  Gül Heykeli`ni, Isparta`yu gül ile tanıştıran Gülcü İsmail Efendi Heykeli`ni ve Süleyman Demirel Heykeli`ni görüyor, Isparta Valisi Firdevs Bey tarafından 1561 yılında inşa ettirilmiş olan Firdevs Bey Bedesteni`ni, Evliya Çelebi`nin Seyahatnamesi`nde “Bu camiyi Koca Sinan bina etti” ifadeleriyle yer bulan Firdevs Bey Camii`ni, ismini I. Murad döneminde yaşamış olan Osmanlı komutanı olan Kutlubey`den alan Kutlubey Camii`ni geziyoruz. Isparta Çarşısı`nda heryerde  gülsuyu, gül kremi, gül reçeli gibi yöresel ürünleri görüyoruz.Davraz Dağı, 2635 m zirve yüksekliği ile Akdeniz Bölgesi'nin Göller Yöresi'nde, Eğirdir ve Kovada Gölleri arasında yükselen ve Isparta Ovası'nı kuşatan dağ kütlelerinden biridir. Davraz Dağı-Karlıyayla Kış Sporlari Merkezi adıyla anılıyor.Davraz kayak merkezi ile zirvede de olsa karlı halini gorebildik.Torosların muhteşem atmosferindeki Davraz Kayak Merkezi, Isparta şehir merkezinin 26 km güneydoğusunda bulunan ve Eğirdir Gölü manzarası eşliğinde kayma fırsatı sunan Davraz, mükemmel kar kalitesi, her seviyeden kayak severlere hitap eden parkurları ile ülkemizin en popüler kış sporları merkezlerinden fakat bu kez kar yok denecek kadar az. Ama hiç olmazsa Telesiyej ile ulaşılan Sümbül Tepesi`nde kar manzaraları eşliğinde kar  ozlemimizi giderdik, yürüdük, keşfettik.Davraz Kayak merkezinde her seviyeye uygun 13 pist var. Pistlerin toplam uzunluğu ise 23 kilometre. Eğirdir Gölü günün değişik zamanlarında farklı renkler alan, gün batımında seyrine doyum olmayan, etrafı elma ve şeftali bahçeleriyle çevrili, berrak plajlarıyla ünlü, Türkiye’nin dördüncü büyük doğa harikası Eğirdir Gölü "yedi renkli göl" olarak da bilinmekte.Gölde, Eğirdir ilçesinin üzerinde bulunduğu yarımadanın bir uzantısı olan  Can Ada ve Yeşil Ada isminde iki ada bulunuyor. Bizler, öncelikle Can Ada`dan geçerek Yeşil Ada`ya varıyor ve burada göl kıyısında bir yürüyüş ile ara sokaklarda adeta kaybolarak eski evleri ve kiliseyi  keşfediyoruz .Sonrasında Eğirdir ilçe merkezine geçiyor ve burada panoramik olarak Eğirdir Kalesi`ni ve Ayastefanos Kilisesi`ni görüyor, sonrasında Dündar Bey Medresesi (Taş Medrese), Hızır Bey Camii`ni geziyoruz.Medresedeki sütunların kuş başlıkları, Hızır Bey Camiinin sur duvarı üzerine yapılmış minaresi ile bir ilk oluşu beni etkileyen ayrıntılardi.Eğirdir den seyir tepe ye çıkmak ve sisler arasında Eğirdir Gölü ve adaları izlemek, sıcak içeceklerimizi yudumlamak da yola koyulmadan iyi bir  keyifti doğrusu.