18 Haziran 2007

şarabın öyküsünden...

"Saat 12.00 den sonra
Bütün içkiler
Şaraptır"
Diyor, Cemal Süreyya...
"Üzüm kokusunu duymuyor musun, bağ bozumunu bekleme" diyordu, okuduğum bir fanzinde.Ama ne güzel bir gündü.
Üzümler, asmalar,bağlar çekti bizi bir Pazar sabahı.Üzümle başlayan bir kahvaltı, üzüm gibi bakan gözler ve bağbozumu...
Salkımlar ellerimizi doldururken, öğle geldi çattı.Eskılerden bir esintiydi.Çocukluk gibi...
Korkuluklarım nerde?Yaprak olduk, asma olduk, çiçeğe durduk, üzüme erdik, toplandık, şaraba döndük.
Dostlarla şarap bir başka güzeldi.Çınar yaprakları arasında, gökyüzü ve güneş parçaları dolandı durdu, sohbetin arasında.
Uçmak yürek işi, anı güzel, yaşamak deniz, gülüşler mavi....
10/09/2006

adsız...

öyle şiirsel ki
yüreğinin dili
adsız
insancıl
doğrucul
güçlü şeyler
ve hep
adsızlığa dair
yenişeyler bulunacak...

av...


Üşümüş kuş sesleri sarkacak mı çatıdan?
Uykularından incecik bir vapur geçecek.
Belki İzmir'in düşecek aklına?
Sonra bir av düşecek yüreğine ansızın.Yorgun bacakları, uzun boynuzlarıyla salınan; buydu beklediğin anımsa...
Kuşlara dokunacak yüreğin, öyle çarpacak.Bir gök, çokça yer buluşacak.
Ve bir yaşam, bir coşku, bir dinlence üfleyecek sana ; kendi yitip giderken...
Herşeye rağmen, çıkmasa da karşına- buna en çok ben sevinirim neden bilirsin-:Bir umut var ya, bu umut, bu sevgi, bu coşku var ya yüreğinde, tüm yaşadıklarına değecek anımsa...