17 Temmuz 2009

GCK



Burası geniş ve sakin.
Söylüyorum içimden gelen sesleri.
Ay ışığı davette.
Ağustos böcekleri gündüz.
Başımdaki boşluk gökyüzü.
İçimdeki derinse deniz.
Ruha iyi geliyor bu berraklık.
Bilir misin bu limana kaç tekne demirler?
Bilmezsin.
Harcanan zamanlar tekrar yazılır yaşama; burada.
İki tomurcuk vermiş yüreğim.
Begonvillerin altı hep pembe.
İkizdi benzersizliğiniz.
Sonsuz maviye demir alıyorum, sizin renginiz maviye...

05 Temmuz 2009

Antiocheia..


Ayn,
İki gözüm
Başım üstüne sözün
Antiokheia'dan gelir özün.
Sin,
Yaşam, inanış, kardeşlik.
Mim,
Cennetlik.

Antiocheia' nın çağrısı banaydı.
Antik Pergamon Kenti, İÖ 2000'li yıllarda Istanbul'dan Antakya'ya dek uzanan geniş bir alanda 300 yıl kadar Anadolu'ya başkentlik etmiş.
Bu komşuluktan mıdır; bu toplumsal hoşgörüyle dolu, görmüş geçirmiş kenti sevdim?
Roma'nın üç büyük kentinden biri: Doğunun Kraliçesi: Antiocheia.

Antakya, Asi' den esen rüzgarlarla duyumsanır.Asi'den asice esen..
Çöl kumlarını getirir Saint Pıerre' e, Stairus' u (Hac Dağı) bularak.Habib-i Neccar' ı arar sonra.
Arama , çünkü; Habib-i Neccar Camii'sinde efsane artık.

Asi'den mi bilinmez: Bildiklerini okumuş, ayrıştırmalara karşı birlikteliklerinde direnmiş, sıradanlaşmamış insanlar, inadına güzel.
Mozaik insanda:Dinde, dilde, kültürde, yemekte, geçmişte, bugunde.
Ezan, çan, hazzan...
Ezan sesi çan sesine, diller dillere, dinler dinlere harmanlanmış.Ama kimse kimseye karışmamış.
Entekye köşe köşe, içinde bellür şişe.
Sunni ve alevi türkler, sunni- alevi- ortadoks ve katolik araplar, yahudiler, kürtler, maruniler, ermeniler, suryaniler, afganlar ve çerkesler.
Kuş cıvıltısı, ceviz takırtısı, su şırıltısı, Asi'nin rüzgarı gibi güzel tınılı diller.

Can nereden gelir? Enteke'ce yazayım: Abuganüç, zahter salatası, lahmi bisayni, lahmi varaka, aşşir, humus, künefe, sürk, oruk' dan hamenik hamenik yiyelim."Helal-i aleyk".

Zeus'un oğlu, Işık Tanrısı Apollon tutulur ormanın güzel kızı Daphne'ye. Apollon' dan ürken Daphne kaçar, Apollon kovalar.Yorulunca durur ve yalvarır yakalanmasın diye, toprak anaya.Ve kök salarak, bir defne ağacına dönüşür.
Defne' nin solmayan ve dökülmeyen yeşil yaprakları mı korur bu şehri,dostluğu, kardeşliği?
Kurutulsa da, yağ da olsa, sabun da, baharat da, koku da; bunca değişiklikle var olmak defneden mi? Yoksa Antakyalı olduğu için mi böyle defne?

Ve, ipekler dokunur Anthiokhia'da.Defne kokusu, ipek dokusuna karışır.İpekler sarar konukları,sular akar kulaklarda, tadlar damaklarda, defne yapraklarıyla taçlanır kardeşlik.
Musa ile Hızır karşılaşmış, Apollon ile Daphne, İsa'nın havarileri ulaşmış, Cumhuriyetle bu kent düşman elinde kalamaz denmiş, bunca kardeş kucaklaşmış.

Kentin üzerinden kuşlar havalanır.Renk renk, çifter çifter güvercinler. Güvercinde de ayrışmamışız: Nuh, tufanın bitip bitmediğini anlamaya gemisinden bir güvercin uçurmuş.Bundan yıllar sonra ise güvercin, Yahya'ca vaftiz edilen İsa'nın başına kutsal ruh olarak inmiş.5 asır sonraysa Muhammed'in sığındığı mağara girişi bir örümcek tarafından örülmüş ve bir güvercin yuva kurmuş.
Bundan mıdır, güvercinler; saflık,duruluk, sevgi,barış, beyazlık, haber ...

Amanos Dağları(Khamanu=Cebel-i Bereket=Nur Dağları) : Lübnan dağlarından doğan, Suriye topraklarından geçerek, Samandağ'da denize dökülen Antik çağın Orontes’i , Asi'nin vadisini koynunda taşır.Tohum Amik'te toprağa değdiğinde çatlar, Asi'nin suyu ile can bulur, Akdenizin sıcağında serpilir.

Saint Pierre Kilisesi, uzun soluklu çıkılan Stauris (Hac) Dağı kayalarında hıristiyanlığı saklamış.İncil’e yazılmış.Kayalardan sızan sular vaftizleri olmuş. Veba ile ölümler yayılınca kente, kahin bazı ölülerin ruhlarını, yeraltı ülkesine taşımakla görevli Cehennem Kayıkçısı Kharon’un büstünün şehre yüksekten bakan bu dağa oyulmasını istemiş.Kharon’un kayığına almadığı ölüler yeraltı tanrısı Hades’in yönetimine girmeden yüz yıl acı çekip, boşlukta dolaşırlarmış yoksa... Ölümler bitince büst yarım kalmış bakıyor bugüne.

Harbiye, antik çağın Daphne Kenti.Derin vadideki çınar ağaçları, defneleriyle ve hala Daphne’nin gözyaşları şelalelerinden akan.

Samandağ, huzur veren o uzun sahil.Asi’yi uğurlamak, Hz.Hızır’a dönmek.
Hz.Hızır ve Hz. Musa denizden Hıdırbey Köyüne gelmiş.Hz.Musa, su kenarına asasını bırakıp, su içmiş ve Musa Dağına çıkmış, döndüğünde asasınu yeşermiş bulmuş.İşte devasa ve asırlık o çınar karşımda...

Seller iç limanı doldurmasın diye dağa açılan Titus Tüneli ile limana erişmek ve kaya mezarları ile nerdeyim?

Tandırda biberli ekmek ve nane kokuları birbirine yaraşıyor.Ve, Baharat Yolu üzerinde kuruluyum, diye diye kokuyor baharatlar.”Küncülü kahke” diye bağırıyor bir simitçi...

Uzun uzun gez(dim), uzun uzun dolaş(tım), uzun uzun söyleş(tim)...
Bu mozaik kenti düşüme döşe(dim).Künefe tadında...

----------
Antiocheia :Antakya;; B.İskender’in komutanlarından Seleucus kenti kurar ve babasının ismini verir.
Ayn :Göz
Sin :Sanat
Mim :Muhammed
Pergamon :Bergama kentinin antik adı
Seint Pierre :Dünyanın ilk katedrali kabul edilen kilise.
Hırıstıyanlığın yayılma döneminden kalan tek yapı.
Habib-i Neccar:İsa'nın havarilerine ilk inanan kişi ve onun adıyla anılan camii
Hazzan :Musevi din adamı
Entekye :Yerel dilde Antakya
Bellur :Cam
Abugannuç :Patlıcan salatası
Zahter :Kekik
Lahmi bisayni :Tepsi kebabı
Lahmi varaka :Kağıt kebabı
Aşşir :Keşkek; et,nohut ve buğdayın dövülmesiyle yapılan tereyağlı yemek.
Humus :Tahin ve nohut ile yapılan yemek
Künefe :Peynirli tel kadayıf
Sürk :Küflü çökelek
Oruk :İçli köfte
Hamenik :Minik
Helal-ı aleyk :Helal olsun
Daphne :Defne'nin mitolojik adı
Küncülü kahke :Susamlı simit