01 Aralık 2024

VİETNAM3

 

Crabdan motor taxi de çağrılabiliyor, 1 kisiysen, arkasına alıp,kask veriyor ve  işaretledigin yere bırakıyor.

Yemeklerde pirinç ve nodle mutlaka var.Corbalara da nodle kullanıyorlar.Pirinc keki, ekmeği de gördük.Cubuk kullanıyorlar genellikle. Deniz ürünleri, tavuk, domuz hep var.Yesil çay ve kahve kültürü çok.Mr.Viet kahve çeşitleriyle  yaygın satılıyor.

YSL ve CC marka giysilerde çantalarda arması yaygın kullanılmış, tercih ediyorlar.Takı ve altın satan yer de çok.Şort/tişört, kumaş pantolon/tisort yaygın.Kot nadir.Çalisanlarda siyah alt, beyaz gömlek giyiyorlar.Aoi dai' yi de dükkanlar, masajcilar,restoranlarda çalışanlarda çok görüyoruz.Hatta terziler kumaşları da satıyor,bedene göre hemen dikiyorlar.Geleneksel giysileri, her dükkanda,caddede minyatür mabetleri,özel şapkaları ile kültürlerini koruyorlar.Gunesten korunmaya çalışıyorlar.Bazilarinin motor sürmek için kullandıkları arkası yırtmaçlı tunikleri var; motora oturunca pantolon gibi duruyor.Erkek kadın özellikle, kadın hayatın icindeler.

Navis Otel, ilgili 3calisaniyla çok güzel, temiz, merkeziydi.Çamasir makinesini de kullandık, çok iyi oldu.

19 kasim, bu sabah, Hai Phong'a Vietnamın  kuzeyine, 2. büyük şehrine uçuyoruz.By  by Danang.Catba international hava alanı.buradan bizi limuzin aldı, yatan geniş koltuklarda seyahat 35' sürdü.Otelimize yerleşip şehre iniyoruz.Taxi soförumuz rehberlik yapıyor.Hai Phong büyük ve küçük oteller şehri.20km kıyısı varmış.Cok büyük asma köprülerle birbirine bağlanan karalar.En tepeye dönme dolap kurmuşlar, buraya 50 kişilik iki kabini olan teleferik işliyor.Gittigimiz tapınak çok büyüktü.Yukardan Halong bay in bir bölümü, Catba Adası çok güzel gorunuyor.Asagiya sahile inince yolu geçmeden bakınca atılmış büyük kayalar gibi duruyor denizdeki kayalar.İlginc bir şehir bu kez şehirdeki insanlarda diğer şehirler gibi yakınlık ve güler yüzlülük yok sanki.Turiste doymuşlar gibi.

Halong Bay korfezini merakla bekliyorum, turumuzu gelmeden belirlemistik, bizi otelden alacaklar ve gezi sonunda Hanoi ye hareket edicez.

Sabah 07.30da otelimizden aldılar ve hareket edeceğimiz iskeledeki güzel ahşap,palmiyeli, yüksek tavanlı bir cafede toplanmayi bekledik.İskeleden teknemize bindik, 20 kişiyiz.

Karşıda önümüze serpilmiş bı sürü dağ.Yaklastikca yarım yuvarlak içinde gibi oluyoruz.Kayalarin şekline göre hayvanlara benzetiyor rehber.

 Ha Long Bay yani Ha Long Körfezi, aslında 2000 kadar adaya  ev sahipliği yapan, zümrüt rengi denizi ve bir anda dikleşen adacıkları ile doğanın görsel şölenine şahit olunacak  nadir yerlerden birisi.Unesco korumasında.1500kmkare lik alanı kaplıyor.

Ha Long, Vietnamcada “Alçalan Ejderha” anlamına geliyor.Aslında Ha Long Bay, sadece güzelliği ile değil; Vietnam’daki efsaneleri ile de ön plana çıkıyor. Bunlardan bir tanesi ejderha efsanesi:Vakti zamanında Vietnam kralının ejderhaları, ülkeyi feth etmeye gelen düşmanların gemilerini bu körfezde engellemiş.

Anne ejderha, askerleri korumak için, bebek ejderhaları ile ağızlarından zümrüt atmış ve bunlar zamanla taşlaşmış. Sonra da bu adacıklar olmuş. Öyle inanıyorlar.

Doğa harikası bu oluşumların en tipik özelliği ise dik açılar ile yükselen kireçtaşından oluşan karstik dağlardan meydana gelmesi. Beş yüz milyon yıl gibi uzun bir sürede oluşan bu doğa harikaları, üzerini kaplayan ağaçların sergilediği yeşilin her çeşidi ile görsel bir şölen.Tropikal bitkilerin hepsine hayranım zaten.Suda,havada,agaçta,kayada her yerdeler burada.

Teknemizden iniyor, kadın kürekçi nin çektiği 6 kişilik kanoya biniyoruz ve bizi açılan bir kaya oyugundan büyük bir lagün e geçiriyor . Muhteşem manzara.Buyuk tekneye dönüyoruz.

2.büyük mağarayı ziyaret ediyoruz, Dau Go Cave, iskelesine yanaşıyor tekne, sonra100 basamakla çıkılıyor, bir başka mağaraya baglaniyor.Haliyle mağaralar kirectaşı olunca , içinde sarkıt ve dikitlerle çok görkemli ve büyük, bir de ışıklandırmışlar; görsellik muhteşem olmuş.Tur bizi otelimize bıraktı.

    Ninh Binh' e gidiyoruz, servisimiz limuzin bizi otelden aldı, 4 kişilik koltuklar masaj koltuğu gibi, yatıyor, geniş.Aralardakilerde katlanmış, yolcu olursa açılacak, 5 kişiyiz sadece.Şoför hızlı, motosiklet yolunu bile kullanıyor.Bizi ara sokaklardan otelimize kadar bırakıyor.

Zoli hause bir aile işletmesi, temiz, odamız güzel.Resepsiyonda çocuk parkı bile var.Ustelik daha serin kuzey Vietnam.İnsanlar daha sesli konuşuyor yalnızca, ilginç birden değiştiler😁

Nehir kıyısına iniyoruz,hem yemek,hem gezmek. Çok güzel burası, fenerler, süsler, ışıklar ve nehrin içinde kıyıdan da gecilebilen 2 Pagoda karşılıklı, Chua Bac nehrin ağzında duvarlar taş kabartmalarla  suslu, birbirine baglayan yol korkuluksuz, o da aynı süslemelerle dolu, .hava kararınca isiklaniyorlar, nasıl güzel anlatamam.Restoranlari nehir kenarına masalarını atmış.Bu kez değişik bişi deniyoruz, yine barbekumuz geliyor, biz yapicaz:  içinde su, iki parça yaprak hamur ve az sebze olan tencereye etlerimizi attık, bir de nodul.Guveç, çorba arası nefis bir yemek oldu.Bir de yerel şarapları çok güzeldi.Tam keyif yarınki yoğun programa hazirlik olsun.

21kasim, otelimizde pankekli yumurtalı kahvaltımızı yapıp, taxi ile nehir bot turunun olduğu alana gidiyoruz, Trang An Doğal  Komplexi burası, biletlerimizi 3nolu tura aldık.Botumuza, yada kanomuza yerleştik.Bunlar sanoan diye geciyormuş.4kisilik fakat biz 3 kişiyiz, sürücümüz kadın, Vietnam şapkasıyla kürek cekiyor.Burda kadınlar güzel çalışıyor.Yesilin her tonu, nehirdeki kürek sesleri, lotuslar, bitkiler, güzel kaya ve dağlar; doğanın sesini dinliyoruz.Trinh Temple ilk tapinagimiz. 

Dot Cave: ,1.000 metre boyunca süren ve Trang An Manzara Kompleksi'ndeki en uzun mağara, ışıklandırılmış etkileyici sarkıt dikitleri ve oluşumlarıyla gerçekten çok uzundu. Van Cave daha kısa fakat yine sarkıt, dikitlerle gizemli .Başımızı egiyoruz çoğu yerde. Sui Tien Temple vearkasında Thung Voi: Altın sarısı heykelleri ve insan boyundan uzun seramik vazo ve kupleriyle, Dia Linh Mountain yesillikle kayalarini aradan gösteren kule şeklinde bir hem de tek dağ,, Kim Kuy Mountain de görkemli bir dağ, bir ara Kong Kong filminin çekildiği yerden de geçiyoruz, burdaki dağ da kingkong a benziyor,,Dai' Cave bir güzel mağara daha; üstlerindeki o ca yük ile nehre yol acmislar,  Vu Lam Royal Steps; kraliyet basamaği tsmsmen nehrin ortasında harika bir yapı, burasi da bir komplex aslinda ;kraliyet inziva yeri olmasının yanı sıra, imparatorların ve rahiplerin savaş zamanlarında meditasyon yapıp huzur bulabilecekleri dini bir yer olarak da kullanılıyormuş.Arkasinda Phoenix Daği, snka kusu şeklinde.

    Tapinaklarda durak noktalarında ki tapınakların merdivenleri nehre iniyor,kano basamağa yanaşıyor, iniyor ve  tapınakları keşfediyoruz .Teknemiz bir sonraki durağa geçmeden önce etrafı gezmemiz için bizi bekliyor.Bu arada can yeleği giymemiz zorunlu.

Erken geldiğimiz için; uzun mesafeler boyunca, etrafta başka tekneler olmadan sanki özel bir tur gibiydi.Muhtesem çünkü etkileyici mağaralar ve tapınaklarla dolu, bozulmamış, korunan bir bölgeden geçiyoruz.Vr turu tamamliyoruz.

Mua Cave e giderken Tam Coc golunu goruyoruz.

Mua Cave: Mağaranın adı "Hang Mua"dır çünkü dağın tepesi dans eden bir ejderhaya benziyor ve Mua, Vietnamca'da dans anlamına geliyor.

Basamakların başlangıcında tutunma yeri ejder şeklinde.

 Etkileyici kireç taşı karstları, pirinç tarlaları ve nehirleri içeren manzarayi tepeden kuş bakışı seyretmek ve tapınağı görmek için dağın tepesine 500 taş basamağı tırmanarak çıkıyoruz.

Hang Mua'ya tırmanmak kolay değil, ancak kesinlikle buna değer. Merdivenler dik ve bazı  yerlerde dar, bazı yerlerde oransız yükseklikte  ve doğal taşların çevresine beton dökerek olusturulmuş, engebeli, bu nedenle  biraz zorlayıcı. Ancak,  mola verip manzaranın tadını çıkardigimiz  birkaç dinlenme noktası vardı.Tepeye bir ön basamak kala geldigimiz seyir noktasından nehir ve nehirde dolaşan kanolar da güzel bir görsel sunuyor. Ngoa Long dağının tepesinde Tam Coc, Trang An ve Ninh Binh kırsalının muhteşem manzarasını bulmak bir ödül gibi geldi.Pirinc tarlaları ve lotus golü çok güzel görünüyor.

Muhteşem manzaraların yanı sıra Hang Mua'da beyaz heykeliyle Merhamet Tanrıçası'na adanmış bir tapınak da var.

Ee tabii bir de inilecek bu merdivenler, gerçekten zordu ama değdi de doğrusu.Aşağı inince komplexi geziyoruz, her yer değerlendirilmiş, her yerde görülecek şeyler var; heykeller,şelaleler, aşağıdaki mağara, lotus gölünün ahşap yollarında yürüyüş, belki bir hindistan cevizi iceceğiyle dinlenmek.Hadi artık otele gidelim.

Yol boyunca evler görüyoruz, zemin katta olanların önünde küçük bir bahçe gibi giriş var, evlerin kapıları pencereleri açık. kapıları büyük ,içerde bir koltuk takımı veya sandalye masa TV, sokakta gibi oturuyorlar, hatta içeri motorlarını da koymuşlar .Birinin yanlarinda  arabası da park edilmişti.

Akşam nehir kıyısı yürüyüşü ve pagodaları dolaştık son kez, yemeğimizi yiyip, yarına kadar dinlenme zamanı.

Biraz Pagoda ları araştırdım:Eski bir Çin efsanesine göre; pagodaların manevi gücü, hasta insanların iyileşmesi için yaptığı meditasyon sürecinde gerçeği kavramak için ve düşmanlara görünmez hale gelme yeteneği kazanmak için kullanılmaktaymiş.Pagodalar sahip oldukları sayısız renkte süsleme ve katmanlı yapılarıyla oldukça gösterişliler. Kat sayısı 5-13 arası değişen pagodaların yuvarlak veya köşeli katları daralarak yükselir. Tanrıların gök katlarını temsil eden saçaklar her katta bulunmaktadır.Kulenin ortasında yerden başlayıp çatıya kadar uzanan uzun bir sütun vardır. Bu taşıyıcı sütun yeryüzünün merkezini gökyüzüne bağlayan ekseni sembolize eder. Ahşabın esnekliği yapının sismik güce karşı dayanıklı olmasına sebep olmuş,diyor okuduğum kaynak.

22kasım Hanoi yolculuğuna, 7.40 gibi kahvaltı sonrası erkenci başlıyoruz , 1saat sürecek.

Taksimiz Hanoi’ye şehrin en turistik yeri olan Old Quarter bölgesine yani tarihi eski semte ,otelimize Zoodie Hause a bizi bırakıyor.Esyalarimizi bırakıyor ve ne kadar outlet varsa geziyoruz .Don Xuan Pazarı, toptan satış yapan büyük bir pazar, ona da uğruyoruz.Otelimizin karşısında ve yan sokağında askeriye var.

Kapıda yine şifre var, resepsiyonda kimse olmayınca kapı kapatılıyor, güvenli.Görevlimiz çok ilgili, evde gibiyiz.Mutfagimizla yine 1+1seklinde odamiz.6katli her katta bir oda, asansör var, merdiven bir kisilik, teras çamaşırlar için.

Hanoi, Vietnam‘ın en önemli şehri. Zaten Vietnam’ın Başkenti. Merkezinde 2 milyon kişi, tüm şehirde ise yaklaşık 8 milyon kişi yaşıyor. Sanırım 4 milyon kadar da motor bulunuyor bu şehirde. Caddeleri zigzaglar çizerek motorları atlayarak, yol bulunca gecebiliyorsun.3 gün kaldığım Hanoi’de, gördüğüm en sık şey : Sokak satıcıları, motorlar ve parklar oldu. Mahallelerde gördüğüm meyve satan teyzeler, tavuk ayağı yemeye çalışan abiler, her yerde yaygın olarak dışarda küçük sandalye-masalara oturup yiyen insanlar, sokakta leğenlerde yıkanan bulaşıklar, satılan çok çeşitli meyveler ,parklarda -kapı önlerinde keyif yapanlar, bambu borudan içenler, pazarlık, outletler, çamaşırlar, taksiler, önde 2kisi taşıyan bisikletler oldu.

Sanırım araç giremeyen yerlerde , bir kadın dükkanlardan çöpleri bisikletli bir kasaya zil çalarak topluyor.

Akşam Hanoi Street Train' de sıra; bir kalabalık, her yer ışıklarla süslü, barlar dolu, daracık sokakta, insanlar 21.00 de geçecek treni bekliyor .Ama ne eğlence.Tren saatinde aradan bu yolu kesen cadde trafiğe kapatıldı, ayakta olanlar dışarı çıkartildi.Tren geldi ve geçtiiii.Gündüz bomboştu buralar. 

23 Kasım; Old Quarter' da gezelim biraz daha; 

Haon Kiem Lake ve İçerideki Tapınak gerçekten güzel.Gol kenarındaki parkta biraz keyif molası sonrası, göl kenarından da görünen Pagodanın 10 katındaki her yöndeki açıklığa birer beyaz buda yerleştirmişler.Komplex çok güzel , gelenler ibadetlerini de yapıyor.İçine herzamanki gibi ayakkabısız giriliyor ve kocaman heykeller, süslemeler, seramikler, tutsulerle dolu.

Hoa La Prison, tarih müzesi önünden geçiyoruz.

İmperial Citadel, çok geniş güzel bir bahçenin bur ucunda kemerli bir köprü gibi çift tarafındaki  merdivenlerden çıkılıyor ortadaki 3katlı Pagoda gibi çatılı yapının önüne.

Ho Chi Minh Mozalesi, giriş kapisina ulaşmak için baya yürüttüler.Parlarin onu kapatılmış engelleyicilerle asker konmuş girilmiyor.Giris kapısının onu turist dolu, siralarla, kafileler halinde insanlar.Sutunlar üzerinde içine girilmeyen mozele geniş park, müze komplexi burası.

Otelimiz bu bölgede, özellikle secmistik, uzunca ama yürüyüşle geze geze gidebildik her birine.

Öğle sonrası bir taxi ile Opera Binasına gidiyoruz, oldukça görkemli ve tarih kokuyor.Ama önüne sahne ve boyunca büyük bir platform kurmuşlar, binayı görmeyi engellemis .Buradan dondugumuz cadde trafiğe kapandı, rahatça göle yürüdük.yol boyunca ünlü markalarin mağazaları var Bu göl , Hoan Kiem Gölü, daha nezih, huzurlu ve görseli güzel ortasinda eski bir Pagoda var.

Hanoi Gece Pazarı saati geldiiii.Yaşasınnnnn.Aldiklarim yetmedi ya bı de pazar gorucem illa😁pek severim, etnik şeyleri,yerleri. O ne ya, bu dükkanlar ne zaman kuruldu sokağa.Seyyar, katlanan tezgahlar açilinca sokak full satıcı olmuş.Yine kadın satıcı çok.Bizde olsa dükkanlar satışımızı engelliyorlar derler.

24 Kasım, dün çok yorulmuşuz.Bu sabah biraz geç çıktık.Elektronik bisiler bakmaya bir kaç AVM ye uğruyoruz.Donuste güzel bir gol daha görüyoruz yürüyüş yaparken.Her yerde kafeler dolu, kahve seviyorlar.

Her gün yeniden şaşırdığım şeyse yemek kültürleri.Her yerde, her sokakta sayısız yerel yemek var.Yerli halk bazen küçücük dükkanlarda, bazen bir evin önünde kaldırımlara yerleştirdikleri küçük masa sandalyelerde her an yiyorlar.Zaten bir çok ev dükkan.Bakkal, kuaför, yemek satan yer, manav bakıyorsunuz dükkanın arka bölümü ev..Hanoi de  pirinçten çok nodul ve Banh mi  gördük.Soya sosu, şili sosu ve kırmızı biberli sıvı bir sosları var.Kadınlar omuzlarındaki bir sopanın iki ucuna astıkları sepetlerde yiyecek, meyva, çiçek satıyorlar.Bazen de bisikletlerinin arkasından satış yapıyorlar.Herkes dışarda yiyor, herkes motosiklete biniyor . Bir de çok genç gösteriyorlar.

Gece pazarını dolaşırken lazer ışıklarını görünce o tarafa yürüdük.Bir konser başlayacak, büyük bir sahne kurulmuş, karşısında genelde gençler yerlere oturmuş bekliyorlar.Tam karsisinda 3 katlı binanın her katı cafe, bar; orası da çok kalabalık çünkü adeta sahnenin içinde.Çok renkli ortam.

25 kasım, bugün son günümüz, geç kahvaltı ve şehrin başka bir bölgesine geldik.Biraz elektronik, biraz alış veriş.Taxilerde Grab uygulamasına bayılıyorum.İşaretledigimiz yerin kapısına kadar götürüyor, sessiz, olumlu, istediğin ve sana yakın, ucuz taxiyi tel dan seçebiliyorsun, sistem takip ediyor  güvenli, üstelik tehlikedeyim tuşu bile var ekranda.

AVM deTuvaletler yine çok temiz, öyle ki önüne oturma grubu koymuşlar, şarj için ve dinlenmeye oturanlar var, öyle temiz yani.Burada gezenler çok şık gerçekten.

Tüm Vietnam'da motora binenler maske takıyor.Hem rüzgar, hem egzoz gazlarından olmalı.Kask zaten zorunlu.

Tren streete tekrar gidiyoruz, otelimize çok yakın zaten.Saat 18.00 olmasına rağmen çok kalabalık; bar ve cafeler dolmaya baslamis; yurudugumuzu gören yer var diye davet ediyorlar . Işıl ışıl her yer, elveda VİETNAM diyorum geceden...

Sabah ucağimiz 08.40 da bu yüzden erkenden taxi ile havaalanına gidiyoruz.Yolculuk başlıyor, yine Doha aktarmalı iki uçuş sonrası İst.da olucaz, oradan da İzmir'e.


Crabdan motor taxi de çağrılabiliyor, 1 kisiysen, arkasına alıp,kask veriyor ve  işaretledigin yere bırakıyor.

Yemeklerde pirinç ve nodle mutlaka var.Corbalara da nodle kullanıyorlar.Pirinc keki, ekmeği de gördük.Cubuk kullanıyorlar genellikle. Deniz ürünleri, tavuk, domuz hep var.Yesil çay ve kahve kültürü çok.Mr.Viet kahve çeşitleriyle  yaygın satılıyor.

YSL ve CC marka giysilerde çantalarda arması yaygın kullanılmış, tercih ediyorlar.Takı ve altın satan yer de çok.Şort/tişört, kumaş pantolon/tisort yaygın.Kot nadir.Çalisanlarda siyah alt, beyaz gömlek giyiyorlar.Aoi dai' yi de dükkanlar, masajcilar,restoranlarda çalışanlarda çok görüyoruz.Hatta terziler kumaşları da satıyor,bedene göre hemen dikiyorlar.Geleneksel giysileri, her dükkanda,caddede minyatür mabetleri,özel şapkaları ile kültürlerini koruyorlar.Gunesten korunmaya çalışıyorlar.Bazilarinin motor sürmek için kullandıkları arkası yırtmaçlı tunikleri var; motora oturunca pantolon gibi duruyor.Erkek kadın özellikle, kadın hayatın icindeler.

Navis Otel, ilgili 3calisaniyla çok güzel, temiz, merkeziydi.Çamasir makinesini de kullandık, çok iyi oldu.

19 kasim, bu sabah, Hai Phong'a Vietnamın  kuzeyine, 2. büyük şehrine uçuyoruz.By  by Danang.Catba international hava alanı.buradan bizi limuzin aldı, yatan geniş koltuklarda seyahat 35' sürdü.Otelimize yerleşip şehre iniyoruz.Taxi soförumuz rehberlik yapıyor.Hai Phong büyük ve küçük oteller şehri.20km kıyısı varmış.Cok büyük asma köprülerle birbirine bağlanan karalar.En tepeye dönme dolap kurmuşlar, buraya 50 kişilik iki kabini olan teleferik işliyor.Gittigimiz tapınak çok büyüktü.Yukardan Halong bay in bir bölümü, Catba Adası çok güzel gorunuyor.Asagiya sahile inince yolu geçmeden bakınca atılmış büyük kayalar gibi duruyor denizdeki kayalar.İlginc bir şehir bu kez şehirdeki insanlarda diğer şehirler gibi yakınlık ve güler yüzlülük yok sanki.Turiste doymuşlar gibi.

Halong Bay korfezini merakla bekliyorum, turumuzu gelmeden belirlemistik, bizi otelden alacaklar ve gezi sonunda Hanoi ye hareket edicez.

Sabah 07.30da otelimizden aldılar ve hareket edeceğimiz iskeledeki güzel ahşap,palmiyeli, yüksek tavanlı bir cafede toplanmayi bekledik.İskeleden teknemize bindik, 20 kişiyiz.

Karşıda önümüze serpilmiş bı sürü dağ.Yaklastikca yarım yuvarlak içinde gibi oluyoruz.Kayalarin şekline göre hayvanlara benzetiyor rehber.

 Ha Long Bay yani Ha Long Körfezi, aslında 2000 kadar adaya  ev sahipliği yapan, zümrüt rengi denizi ve bir anda dikleşen adacıkları ile doğanın görsel şölenine şahit olunacak  nadir yerlerden birisi.Unesco korumasında.1500kmkare lik alanı kaplıyor.

Ha Long, Vietnamcada “Alçalan Ejderha” anlamına geliyor.Aslında Ha Long Bay, sadece güzelliği ile değil; Vietnam’daki efsaneleri ile de ön plana çıkıyor. Bunlardan bir tanesi ejderha efsanesi:Vakti zamanında Vietnam kralının ejderhaları, ülkeyi feth etmeye gelen düşmanların gemilerini bu körfezde engellemiş.

Anne ejderha, askerleri korumak için, bebek ejderhaları ile ağızlarından zümrüt atmış ve bunlar zamanla taşlaşmış. Sonra da bu adacıklar olmuş. Öyle inanıyorlar.

Doğa harikası bu oluşumların en tipik özelliği ise dik açılar ile yükselen kireçtaşından oluşan karstik dağlardan meydana gelmesi. Beş yüz milyon yıl gibi uzun bir sürede oluşan bu doğa harikaları, üzerini kaplayan ağaçların sergilediği yeşilin her çeşidi ile görsel bir şölen.Tropikal bitkilerin hepsine hayranım zaten.Suda,havada,agaçta,kayada her yerdeler burada.

Teknemizden iniyor, kadın kürekçi nin çektiği 6 kişilik kanoya biniyoruz ve bizi açılan bir kaya oyugundan büyük bir lagün e geçiriyor . Muhteşem manzara.Buyuk tekneye dönüyoruz.

2.büyük mağarayı ziyaret ediyoruz, Dau Go Cave, iskelesine yanaşıyor tekne, sonra100 basamakla çıkılıyor, bir başka mağaraya baglaniyor.Haliyle mağaralar kirectaşı olunca , içinde sarkıt ve dikitlerle çok görkemli ve büyük, bir de ışıklandırmışlar; görsellik muhteşem olmuş.Tur bizi otelimize bıraktı.

    Ninh Binh' e gidiyoruz, servisimiz limuzin bizi otelden aldı, 4 kişilik koltuklar masaj koltuğu gibi, yatıyor, geniş.Aralardakilerde katlanmış, yolcu olursa açılacak, 5 kişiyiz sadece.Şoför hızlı, motosiklet yolunu bile kullanıyor.Bizi ara sokaklardan otelimize kadar bırakıyor.

Zoli hause bir aile işletmesi, temiz, odamız güzel.Resepsiyonda çocuk parkı bile var.Ustelik daha serin kuzey Vietnam.İnsanlar daha sesli konuşuyor yalnızca, ilginç birden değiştiler😁

Nehir kıyısına iniyoruz,hem yemek,hem gezmek. Çok güzel burası, fenerler, süsler, ışıklar ve nehrin içinde kıyıdan da gecilebilen 2 Pagoda karşılıklı, Chua Bac nehrin ağzında duvarlar taş kabartmalarla  suslu, birbirine baglayan yol korkuluksuz, o da aynı süslemelerle dolu, .hava kararınca isiklaniyorlar, nasıl güzel anlatamam.Restoranlari nehir kenarına masalarını atmış.Bu kez değişik bişi deniyoruz, yine barbekumuz geliyor, biz yapicaz:  içinde su, iki parça yaprak hamur ve az sebze olan tencereye etlerimizi attık, bir de nodul.Guveç, çorba arası nefis bir yemek oldu.Bir de yerel şarapları çok güzeldi.Tam keyif yarınki yoğun programa hazirlik olsun.

21kasim, otelimizde pankekli yumurtalı kahvaltımızı yapıp, taxi ile nehir bot turunun olduğu alana gidiyoruz, Trang An Doğal  Komplexi burası, biletlerimizi 3nolu tura aldık.Botumuza, yada kanomuza yerleştik.Bunlar sanoan diye geciyormuş.4kisilik fakat biz 3 kişiyiz, sürücümüz kadın, Vietnam şapkasıyla kürek cekiyor.Burda kadınlar güzel çalışıyor.Yesilin her tonu, nehirdeki kürek sesleri, lotuslar, bitkiler, güzel kaya ve dağlar; doğanın sesini dinliyoruz.Trinh Temple ilk tapinagimiz. 

Dot Cave: ,1.000 metre boyunca süren ve Trang An Manzara Kompleksi'ndeki en uzun mağara, ışıklandırılmış etkileyici sarkıt dikitleri ve oluşumlarıyla gerçekten çok uzundu. Van Cave daha kısa fakat yine sarkıt, dikitlerle gizemli .Başımızı egiyoruz çoğu yerde. Sui Tien Temple vearkasında Thung Voi: Altın sarısı heykelleri ve insan boyundan uzun seramik vazo ve kupleriyle, Dia Linh Mountain yesillikle kayalarini aradan gösteren kule şeklinde bir hem de tek dağ,, Kim Kuy Mountain de görkemli bir dağ, bir ara Kong Kong filminin çekildiği yerden de geçiyoruz, burdaki dağ da kingkong a benziyor,,Dai' Cave bir güzel mağara daha; üstlerindeki o ca yük ile nehre yol acmislar,  Vu Lam Royal Steps; kraliyet basamaği tsmsmen nehrin ortasında harika bir yapı, burasi da bir komplex aslinda ;kraliyet inziva yeri olmasının yanı sıra, imparatorların ve rahiplerin savaş zamanlarında meditasyon yapıp huzur bulabilecekleri dini bir yer olarak da kullanılıyormuş.Arkasinda Phoenix Daği, snka kusu şeklinde.

    Tapinaklarda durak noktalarında ki tapınakların merdivenleri nehre iniyor,kano basamağa yanaşıyor, iniyor ve  tapınakları keşfediyoruz .Teknemiz bir sonraki durağa geçmeden önce etrafı gezmemiz için bizi bekliyor.Bu arada can yeleği giymemiz zorunlu.

Erken geldiğimiz için; uzun mesafeler boyunca, etrafta başka tekneler olmadan sanki özel bir tur gibiydi.Muhtesem çünkü etkileyici mağaralar ve tapınaklarla dolu, bozulmamış, korunan bir bölgeden geçiyoruz.Vr turu tamamliyoruz.

Mua Cave e giderken Tam Coc golunu goruyoruz.

Mua Cave: Mağaranın adı "Hang Mua"dır çünkü dağın tepesi dans eden bir ejderhaya benziyor ve Mua, Vietnamca'da dans anlamına geliyor.

Basamakların başlangıcında tutunma yeri ejder şeklinde.

 Etkileyici kireç taşı karstları, pirinç tarlaları ve nehirleri içeren manzarayi tepeden kuş bakışı seyretmek ve tapınağı görmek için dağın tepesine 500 taş basamağı tırmanarak çıkıyoruz.

Hang Mua'ya tırmanmak kolay değil, ancak kesinlikle buna değer. Merdivenler dik ve bazı  yerlerde dar, bazı yerlerde oransız yükseklikte  ve doğal taşların çevresine beton dökerek olusturulmuş, engebeli, bu nedenle  biraz zorlayıcı. Ancak,  mola verip manzaranın tadını çıkardigimiz  birkaç dinlenme noktası vardı.Tepeye bir ön basamak kala geldigimiz seyir noktasından nehir ve nehirde dolaşan kanolar da güzel bir görsel sunuyor. Ngoa Long dağının tepesinde Tam Coc, Trang An ve Ninh Binh kırsalının muhteşem manzarasını bulmak bir ödül gibi geldi.Pirinc tarlaları ve lotus golü çok güzel görünüyor.

Muhteşem manzaraların yanı sıra Hang Mua'da beyaz heykeliyle Merhamet Tanrıçası'na adanmış bir tapınak da var.

Ee tabii bir de inilecek bu merdivenler, gerçekten zordu ama değdi de doğrusu.Aşağı inince komplexi geziyoruz, her yer değerlendirilmiş, her yerde görülecek şeyler var; heykeller,şelaleler, aşağıdaki mağara, lotus gölünün ahşap yollarında yürüyüş, belki bir hindistan cevizi iceceğiyle dinlenmek.Hadi artık otele gidelim.

Yol boyunca evler görüyoruz, zemin katta olanların önünde küçük bir bahçe gibi giriş var, evlerin kapıları pencereleri açık. kapıları büyük ,içerde bir koltuk takımı veya sandalye masa TV, sokakta gibi oturuyorlar, hatta içeri motorlarını da koymuşlar .Birinin yanlarinda  arabası da park edilmişti.

Akşam nehir kıyısı yürüyüşü ve pagodaları dolaştık son kez, yemeğimizi yiyip, yarına kadar dinlenme zamanı.

Biraz Pagoda ları araştırdım:Eski bir Çin efsanesine göre; pagodaların manevi gücü, hasta insanların iyileşmesi için yaptığı meditasyon sürecinde gerçeği kavramak için ve düşmanlara görünmez hale gelme yeteneği kazanmak için kullanılmaktaymiş.Pagodalar sahip oldukları sayısız renkte süsleme ve katmanlı yapılarıyla oldukça gösterişliler. Kat sayısı 5-13 arası değişen pagodaların yuvarlak veya köşeli katları daralarak yükselir. Tanrıların gök katlarını temsil eden saçaklar her katta bulunmaktadır.Kulenin ortasında yerden başlayıp çatıya kadar uzanan uzun bir sütun vardır. Bu taşıyıcı sütun yeryüzünün merkezini gökyüzüne bağlayan ekseni sembolize eder. Ahşabın esnekliği yapının sismik güce karşı dayanıklı olmasına sebep olmuş,diyor okuduğum kaynak.

22kasım Hanoi yolculuğuna, 7.40 gibi kahvaltı sonrası erkenci başlıyoruz , 1saat sürecek.

Taksimiz Hanoi’ye şehrin en turistik yeri olan Old Quarter bölgesine yani tarihi eski semte ,otelimize Zoodie Hause a bizi bırakıyor.Esyalarimizi bırakıyor ve ne kadar outlet varsa geziyoruz .Don Xuan Pazarı, toptan satış yapan büyük bir pazar, ona da uğruyoruz.Otelimizin karşısında ve yan sokağında askeriye var.

Kapıda yine şifre var, resepsiyonda kimse olmayınca kapı kapatılıyor, güvenli.Görevlimiz çok ilgili, evde gibiyiz.Mutfagimizla yine 1+1seklinde odamiz.6katli her katta bir oda, asansör var, merdiven bir kisilik, teras çamaşırlar için.

Hanoi, Vietnam‘ın en önemli şehri. Zaten Vietnam’ın Başkenti. Merkezinde 2 milyon kişi, tüm şehirde ise yaklaşık 8 milyon kişi yaşıyor. Sanırım 4 milyon kadar da motor bulunuyor bu şehirde. Caddeleri zigzaglar çizerek motorları atlayarak, yol bulunca gecebiliyorsun.3 gün kaldığım Hanoi’de, gördüğüm en sık şey : Sokak satıcıları, motorlar ve parklar oldu. Mahallelerde gördüğüm meyve satan teyzeler, tavuk ayağı yemeye çalışan abiler, her yerde yaygın olarak dışarda küçük sandalye-masalara oturup yiyen insanlar, sokakta leğenlerde yıkanan bulaşıklar, satılan çok çeşitli meyveler ,parklarda -kapı önlerinde keyif yapanlar, bambu borudan içenler, pazarlık, outletler, çamaşırlar, taksiler, önde 2kisi taşıyan bisikletler oldu.

Sanırım araç giremeyen yerlerde , bir kadın dükkanlardan çöpleri bisikletli bir kasaya zil çalarak topluyor.

Akşam Hanoi Street Train' de sıra; bir kalabalık, her yer ışıklarla süslü, barlar dolu, daracık sokakta, insanlar 21.00 de geçecek treni bekliyor .Ama ne eğlence.Tren saatinde aradan bu yolu kesen cadde trafiğe kapatıldı, ayakta olanlar dışarı çıkartildi.Tren geldi ve geçtiiii.Gündüz bomboştu buralar. 

23 Kasım; Old Quarter' da gezelim biraz daha; 

Haon Kiem Lake ve İçerideki Tapınak gerçekten güzel.Gol kenarındaki parkta biraz keyif molası sonrası, göl kenarından da görünen Pagodanın 10 katındaki her yöndeki açıklığa birer beyaz buda yerleştirmişler.Komplex çok güzel , gelenler ibadetlerini de yapıyor.İçine herzamanki gibi ayakkabısız giriliyor ve kocaman heykeller, süslemeler, seramikler, tutsulerle dolu.

Hoa La Prison, tarih müzesi önünden geçiyoruz.

İmperial Citadel, çok geniş güzel bir bahçenin bur ucunda kemerli bir köprü gibi çift tarafındaki  merdivenlerden çıkılıyor ortadaki 3katlı Pagoda gibi çatılı yapının önüne.

Ho Chi Minh Mozalesi, giriş kapisina ulaşmak için baya yürüttüler.Parlarin onu kapatılmış engelleyicilerle asker konmuş girilmiyor.Giris kapısının onu turist dolu, siralarla, kafileler halinde insanlar.Sutunlar üzerinde içine girilmeyen mozele geniş park, müze komplexi burası.

Otelimiz bu bölgede, özellikle secmistik, uzunca ama yürüyüşle geze geze gidebildik her birine.

Öğle sonrası bir taxi ile Opera Binasına gidiyoruz, oldukça görkemli ve tarih kokuyor.Ama önüne sahne ve boyunca büyük bir platform kurmuşlar, binayı görmeyi engellemis .Buradan dondugumuz cadde trafiğe kapandı, rahatça göle yürüdük.yol boyunca ünlü markalarin mağazaları var Bu göl , Hoan Kiem Gölü, daha nezih, huzurlu ve görseli güzel ortasinda eski bir Pagoda var.

Hanoi Gece Pazarı saati geldiiii.Yaşasınnnnn.Aldiklarim yetmedi ya bı de pazar gorucem illa😁pek severim, etnik şeyleri,yerleri. O ne ya, bu dükkanlar ne zaman kuruldu sokağa.Seyyar, katlanan tezgahlar açilinca sokak full satıcı olmuş.Yine kadın satıcı çok.Bizde olsa dükkanlar satışımızı engelliyorlar derler.

24 Kasım, dün çok yorulmuşuz.Bu sabah biraz geç çıktık.Elektronik bisiler bakmaya bir kaç AVM ye uğruyoruz.Donuste güzel bir gol daha görüyoruz yürüyüş yaparken.Her yerde kafeler dolu, kahve seviyorlar.

Her gün yeniden şaşırdığım şeyse yemek kültürleri.Her yerde, her sokakta sayısız yerel yemek var.Yerli halk bazen küçücük dükkanlarda, bazen bir evin önünde kaldırımlara yerleştirdikleri küçük masa sandalyelerde her an yiyorlar.Zaten bir çok ev dükkan.Bakkal, kuaför, yemek satan yer, manav bakıyorsunuz dükkanın arka bölümü ev..Hanoi de  pirinçten çok nodul ve Banh mi  gördük.Soya sosu, şili sosu ve kırmızı biberli sıvı bir sosları var.Kadınlar omuzlarındaki bir sopanın iki ucuna astıkları sepetlerde yiyecek, meyva, çiçek satıyorlar.Bazen de bisikletlerinin arkasından satış yapıyorlar.Herkes dışarda yiyor, herkes motosiklete biniyor . Bir de çok genç gösteriyorlar.

Gece pazarını dolaşırken lazer ışıklarını görünce o tarafa yürüdük.Bir konser başlayacak, büyük bir sahne kurulmuş, karşısında genelde gençler yerlere oturmuş bekliyorlar.Tam karsisinda 3 katlı binanın her katı cafe, bar; orası da çok kalabalık çünkü adeta sahnenin içinde.Çok renkli ortam.

25 kasım, bugün son günümüz, geç kahvaltı ve şehrin başka bir bölgesine geldik.Biraz elektronik, biraz alış veriş.Taxilerde Grab uygulamasına bayılıyorum.İşaretledigimiz yerin kapısına kadar götürüyor, sessiz, olumlu, istediğin ve sana yakın, ucuz taxiyi tel dan seçebiliyorsun, sistem takip ediyor  güvenli, üstelik tehlikedeyim tuşu bile var ekranda.

AVM deTuvaletler yine çok temiz, öyle ki önüne oturma grubu koymuşlar, şarj için ve dinlenmeye oturanlar var, öyle temiz yani.Burada gezenler çok şık gerçekten.

Tüm Vietnam'da motora binenler maske takıyor.Hem rüzgar, hem egzoz gazlarından olmalı.Kask zaten zorunlu.

Tren streete tekrar gidiyoruz, otelimize çok yakın zaten.Saat 18.00 olmasına rağmen çok kalabalık; bar ve cafeler dolmaya baslamis; yurudugumuzu gören yer var diye davet ediyorlar . Işıl ışıl her yer, elveda VİETNAM...

Harika bir geziydi; 

Crabdan motor taxi de çağrılabiliyor, 1 kisiysen, arkasına alıp,kask veriyor ve  işaretledigin yere bırakıyor.

Yemeklerde pirinç ve nodle mutlaka var.Corbalara da nodle kullanıyorlar.Pirinc keki, ekmeği de gördük.Cubuk kullanıyorlar genellikle. Deniz ürünleri, tavuk, domuz hep var.Yesil çay ve kahve kültürü çok.Mr.Viet kahve çeşitleriyle  yaygın satılıyor.

YSL ve CC marka giysilerde çantalarda arması yaygın kullanılmış, tercih ediyorlar.Takı ve altın satan yer de çok.Şort/tişört, kumaş pantolon/tisort yaygın.Kot nadir.Çalisanlarda siyah alt, beyaz gömlek giyiyorlar.Aoi dai' yi de dükkanlar, masajcilar,restoranlarda çalışanlarda çok görüyoruz.Hatta terziler kumaşları da satıyor,bedene göre hemen dikiyorlar.Geleneksel giysileri, her dükkanda,caddede minyatür mabetleri,özel şapkaları ile kültürlerini koruyorlar.Gunesten korunmaya çalışıyorlar.Bazilarinin motor sürmek için kullandıkları arkası yırtmaçlı tunikleri var; motora oturunca pantolon gibi duruyor.Erkek kadın özellikle, kadın hayatın icindeler.

Navis Otel, ilgili 3calisaniyla çok güzel, temiz, merkeziydi.Çamasir makinesini de kullandık, çok iyi oldu.

19 kasim, bu sabah, Hai Phong'a Vietnamın  kuzeyine, 2. büyük şehrine uçuyoruz.By  by Danang.Catba international hava alanı.buradan bizi limuzin aldı, yatan geniş koltuklarda seyahat 35' sürdü.Otelimize yerleşip şehre iniyoruz.Taxi soförumuz rehberlik yapıyor.Hai Phong büyük ve küçük oteller şehri.20km kıyısı varmış.Cok büyük asma köprülerle birbirine bağlanan karalar.En tepeye dönme dolap kurmuşlar, buraya 50 kişilik iki kabini olan teleferik işliyor.Gittigimiz tapınak çok büyüktü.Yukardan Halong bay in bir bölümü, Catba Adası çok güzel gorunuyor.Asagiya sahile inince yolu geçmeden bakınca atılmış büyük kayalar gibi duruyor denizdeki kayalar.İlginc bir şehir bu kez şehirdeki insanlarda diğer şehirler gibi yakınlık ve güler yüzlülük yok sanki.Turiste doymuşlar gibi.

Halong Bay korfezini merakla bekliyorum, turumuzu gelmeden belirlemistik, bizi otelden alacaklar ve gezi sonunda Hanoi ye hareket edicez.

Sabah 07.30da otelimizden aldılar ve hareket edeceğimiz iskeledeki güzel ahşap,palmiyeli, yüksek tavanlı bir cafede toplanmayi bekledik.İskeleden teknemize bindik, 20 kişiyiz.

Karşıda önümüze serpilmiş bı sürü dağ.Yaklastikca yarım yuvarlak içinde gibi oluyoruz.Kayalarin şekline göre hayvanlara benzetiyor rehber.

 Ha Long Bay yani Ha Long Körfezi, aslında 2000 kadar adaya  ev sahipliği yapan, zümrüt rengi denizi ve bir anda dikleşen adacıkları ile doğanın görsel şölenine şahit olunacak  nadir yerlerden birisi.Unesco korumasında.1500kmkare lik alanı kaplıyor.

Ha Long, Vietnamcada “Alçalan Ejderha” anlamına geliyor.Aslında Ha Long Bay, sadece güzelliği ile değil; Vietnam’daki efsaneleri ile de ön plana çıkıyor. Bunlardan bir tanesi ejderha efsanesi:Vakti zamanında Vietnam kralının ejderhaları, ülkeyi feth etmeye gelen düşmanların gemilerini bu körfezde engellemiş.

Anne ejderha, askerleri korumak için, bebek ejderhaları ile ağızlarından zümrüt atmış ve bunlar zamanla taşlaşmış. Sonra da bu adacıklar olmuş. Öyle inanıyorlar.

Doğa harikası bu oluşumların en tipik özelliği ise dik açılar ile yükselen kireçtaşından oluşan karstik dağlardan meydana gelmesi. Beş yüz milyon yıl gibi uzun bir sürede oluşan bu doğa harikaları, üzerini kaplayan ağaçların sergilediği yeşilin her çeşidi ile görsel bir şölen.Tropikal bitkilerin hepsine hayranım zaten.Suda,havada,agaçta,kayada her yerdeler burada.

Teknemizden iniyor, kadın kürekçi nin çektiği 6 kişilik kanoya biniyoruz ve bizi açılan bir kaya oyugundan büyük bir lagün e geçiriyor . Muhteşem manzara.Buyuk tekneye dönüyoruz.

2.büyük mağarayı ziyaret ediyoruz, Dau Go Cave, iskelesine yanaşıyor tekne, sonra100 basamakla çıkılıyor, bir başka mağaraya baglaniyor.Haliyle mağaralar kirectaşı olunca , içinde sarkıt ve dikitlerle çok görkemli ve büyük, bir de ışıklandırmışlar; görsellik muhteşem olmuş.Tur bizi otelimize bıraktı.

    Ninh Binh' e gidiyoruz, servisimiz limuzin bizi otelden aldı, 4 kişilik koltuklar masaj koltuğu gibi, yatıyor, geniş.Aralardakilerde katlanmış, yolcu olursa açılacak, 5 kişiyiz sadece.Şoför hızlı, motosiklet yolunu bile kullanıyor.Bizi ara sokaklardan otelimize kadar bırakıyor.

Zoli hause bir aile işletmesi, temiz, odamız güzel.Resepsiyonda çocuk parkı bile var.Ustelik daha serin kuzey Vietnam.İnsanlar daha sesli konuşuyor yalnızca, ilginç birden değiştiler😁

Nehir kıyısına iniyoruz,hem yemek,hem gezmek. Çok güzel burası, fenerler, süsler, ışıklar ve nehrin içinde kıyıdan da gecilebilen 2 Pagoda karşılıklı, Chua Bac nehrin ağzında duvarlar taş kabartmalarla  suslu, birbirine baglayan yol korkuluksuz, o da aynı süslemelerle dolu, .hava kararınca isiklaniyorlar, nasıl güzel anlatamam.Restoranlari nehir kenarına masalarını atmış.Bu kez değişik bişi deniyoruz, yine barbekumuz geliyor, biz yapicaz:  içinde su, iki parça yaprak hamur ve az sebze olan tencereye etlerimizi attık, bir de nodul.Guveç, çorba arası nefis bir yemek oldu.Bir de yerel şarapları çok güzeldi.Tam keyif yarınki yoğun programa hazirlik olsun.

21kasim, otelimizde pankekli yumurtalı kahvaltımızı yapıp, taxi ile nehir bot turunun olduğu alana gidiyoruz, Trang An Doğal  Komplexi burası, biletlerimizi 3nolu tura aldık.Botumuza, yada kanomuza yerleştik.Bunlar sanoan diye geciyormuş.4kisilik fakat biz 3 kişiyiz, sürücümüz kadın, Vietnam şapkasıyla kürek cekiyor.Burda kadınlar güzel çalışıyor.Yesilin her tonu, nehirdeki kürek sesleri, lotuslar, bitkiler, güzel kaya ve dağlar; doğanın sesini dinliyoruz.Trinh Temple ilk tapinagimiz. 

Dot Cave: ,1.000 metre boyunca süren ve Trang An Manzara Kompleksi'ndeki en uzun mağara, ışıklandırılmış etkileyici sarkıt dikitleri ve oluşumlarıyla gerçekten çok uzundu. Van Cave daha kısa fakat yine sarkıt, dikitlerle gizemli .Başımızı egiyoruz çoğu yerde. Sui Tien Temple vearkasında Thung Voi: Altın sarısı heykelleri ve insan boyundan uzun seramik vazo ve kupleriyle, Dia Linh Mountain yesillikle kayalarini aradan gösteren kule şeklinde bir hem de tek dağ,, Kim Kuy Mountain de görkemli bir dağ, bir ara Kong Kong filminin çekildiği yerden de geçiyoruz, burdaki dağ da kingkong a benziyor,,Dai' Cave bir güzel mağara daha; üstlerindeki o ca yük ile nehre yol acmislar,  Vu Lam Royal Steps; kraliyet basamaği tsmsmen nehrin ortasında harika bir yapı, burasi da bir komplex aslinda ;kraliyet inziva yeri olmasının yanı sıra, imparatorların ve rahiplerin savaş zamanlarında meditasyon yapıp huzur bulabilecekleri dini bir yer olarak da kullanılıyormuş.Arkasinda Phoenix Daği, snka kusu şeklinde.

    Tapinaklarda durak noktalarında ki tapınakların merdivenleri nehre iniyor,kano basamağa yanaşıyor, iniyor ve  tapınakları keşfediyoruz .Teknemiz bir sonraki durağa geçmeden önce etrafı gezmemiz için bizi bekliyor.Bu arada can yeleği giymemiz zorunlu.

Erken geldiğimiz için; uzun mesafeler boyunca, etrafta başka tekneler olmadan sanki özel bir tur gibiydi.Muhtesem çünkü etkileyici mağaralar ve tapınaklarla dolu, bozulmamış, korunan bir bölgeden geçiyoruz.Vr turu tamamliyoruz.

Mua Cave e giderken Tam Coc golunu goruyoruz.

Mua Cave: Mağaranın adı "Hang Mua"dır çünkü dağın tepesi dans eden bir ejderhaya benziyor ve Mua, Vietnamca'da dans anlamına geliyor.

Basamakların başlangıcında tutunma yeri ejder şeklinde.

 Etkileyici kireç taşı karstları, pirinç tarlaları ve nehirleri içeren manzarayi tepeden kuş bakışı seyretmek ve tapınağı görmek için dağın tepesine 500 taş basamağı tırmanarak çıkıyoruz.

Hang Mua'ya tırmanmak kolay değil, ancak kesinlikle buna değer. Merdivenler dik ve bazı  yerlerde dar, bazı yerlerde oransız yükseklikte  ve doğal taşların çevresine beton dökerek olusturulmuş, engebeli, bu nedenle  biraz zorlayıcı. Ancak,  mola verip manzaranın tadını çıkardigimiz  birkaç dinlenme noktası vardı.Tepeye bir ön basamak kala geldigimiz seyir noktasından nehir ve nehirde dolaşan kanolar da güzel bir görsel sunuyor. Ngoa Long dağının tepesinde Tam Coc, Trang An ve Ninh Binh kırsalının muhteşem manzarasını bulmak bir ödül gibi geldi.Pirinc tarlaları ve lotus golü çok güzel görünüyor.

Muhteşem manzaraların yanı sıra Hang Mua'da beyaz heykeliyle Merhamet Tanrıçası'na adanmış bir tapınak da var.

Ee tabii bir de inilecek bu merdivenler, gerçekten zordu ama değdi de doğrusu.Aşağı inince komplexi geziyoruz, her yer değerlendirilmiş, her yerde görülecek şeyler var; heykeller,şelaleler, aşağıdaki mağara, lotus gölünün ahşap yollarında yürüyüş, belki bir hindistan cevizi iceceğiyle dinlenmek.Hadi artık otele gidelim.

Yol boyunca evler görüyoruz, zemin katta olanların önünde küçük bir bahçe gibi giriş var, evlerin kapıları pencereleri açık. kapıları büyük ,içerde bir koltuk takımı veya sandalye masa TV, sokakta gibi oturuyorlar, hatta içeri motorlarını da koymuşlar .Birinin yanlarinda  arabası da park edilmişti.

Akşam nehir kıyısı yürüyüşü ve pagodaları dolaştık son kez, yemeğimizi yiyip, yarına kadar dinlenme zamanı.

Biraz Pagoda ları araştırdım:Eski bir Çin efsanesine göre; pagodaların manevi gücü, hasta insanların iyileşmesi için yaptığı meditasyon sürecinde gerçeği kavramak için ve düşmanlara görünmez hale gelme yeteneği kazanmak için kullanılmaktaymiş.Pagodalar sahip oldukları sayısız renkte süsleme ve katmanlı yapılarıyla oldukça gösterişliler. Kat sayısı 5-13 arası değişen pagodaların yuvarlak veya köşeli katları daralarak yükselir. Tanrıların gök katlarını temsil eden saçaklar her katta bulunmaktadır.Kulenin ortasında yerden başlayıp çatıya kadar uzanan uzun bir sütun vardır. Bu taşıyıcı sütun yeryüzünün merkezini gökyüzüne bağlayan ekseni sembolize eder. Ahşabın esnekliği yapının sismik güce karşı dayanıklı olmasına sebep olmuş,diyor okuduğum kaynak.

22kasım Hanoi yolculuğuna, 7.40 gibi kahvaltı sonrası erkenci başlıyoruz , 1saat sürecek.

Taksimiz Hanoi’ye şehrin en turistik yeri olan Old Quarter bölgesine yani tarihi eski semte ,otelimize Zoodie Hause a bizi bırakıyor.Esyalarimizi bırakıyor ve ne kadar outlet varsa geziyoruz .Don Xuan Pazarı, toptan satış yapan büyük bir pazar, ona da uğruyoruz.Otelimizin karşısında ve yan sokağında askeriye var.

Kapıda yine şifre var, resepsiyonda kimse olmayınca kapı kapatılıyor, güvenli.Görevlimiz çok ilgili, evde gibiyiz.Mutfagimizla yine 1+1seklinde odamiz.6katli her katta bir oda, asansör var, merdiven bir kisilik, teras çamaşırlar için.

Hanoi, Vietnam‘ın en önemli şehri. Zaten Vietnam’ın Başkenti. Merkezinde 2 milyon kişi, tüm şehirde ise yaklaşık 8 milyon kişi yaşıyor. Sanırım 4 milyon kadar da motor bulunuyor bu şehirde. Caddeleri zigzaglar çizerek motorları atlayarak, yol bulunca gecebiliyorsun.3 gün kaldığım Hanoi’de, gördüğüm en sık şey : Sokak satıcıları, motorlar ve parklar oldu. Mahallelerde gördüğüm meyve satan teyzeler, tavuk ayağı yemeye çalışan abiler, her yerde yaygın olarak dışarda küçük sandalye-masalara oturup yiyen insanlar, sokakta leğenlerde yıkanan bulaşıklar, satılan çok çeşitli meyveler ,parklarda -kapı önlerinde keyif yapanlar, bambu borudan içenler, pazarlık, outletler, çamaşırlar, taksiler, önde 2kisi taşıyan bisikletler oldu.

Sanırım araç giremeyen yerlerde , bir kadın dükkanlardan çöpleri bisikletli bir kasaya zil çalarak topluyor.

Akşam Hanoi Street Train' de sıra; bir kalabalık, her yer ışıklarla süslü, barlar dolu, daracık sokakta, insanlar 21.00 de geçecek treni bekliyor .Ama ne eğlence.Tren saatinde aradan bu yolu kesen cadde trafiğe kapatıldı, ayakta olanlar dışarı çıkartildi.Tren geldi ve geçtiiii.Gündüz bomboştu buralar. 

23 Kasım; Old Quarter' da gezelim biraz daha; 

Haon Kiem Lake ve İçerideki Tapınak gerçekten güzel.Gol kenarındaki parkta biraz keyif molası sonrası, göl kenarından da görünen Pagodanın 10 katındaki her yöndeki açıklığa birer beyaz buda yerleştirmişler.Komplex çok güzel , gelenler ibadetlerini de yapıyor.İçine herzamanki gibi ayakkabısız giriliyor ve kocaman heykeller, süslemeler, seramikler, tutsulerle dolu.

Hoa La Prison, tarih müzesi önünden geçiyoruz.

İmperial Citadel, çok geniş güzel bir bahçenin bur ucunda kemerli bir köprü gibi çift tarafındaki  merdivenlerden çıkılıyor ortadaki 3katlı Pagoda gibi çatılı yapının önüne.

Ho Chi Minh Mozalesi, giriş kapisina ulaşmak için baya yürüttüler.Parlarin onu kapatılmış engelleyicilerle asker konmuş girilmiyor.Giris kapısının onu turist dolu, siralarla, kafileler halinde insanlar.Sutunlar üzerinde içine girilmeyen mozele geniş park, müze komplexi burası.

Otelimiz bu bölgede, özellikle secmistik, uzunca ama yürüyüşle geze geze gidebildik her birine.

Öğle sonrası bir taxi ile Opera Binasına gidiyoruz, oldukça görkemli ve tarih kokuyor.Ama önüne sahne ve boyunca büyük bir platform kurmuşlar, binayı görmeyi engellemis .Buradan dondugumuz cadde trafiğe kapandı, rahatça göle yürüdük.yol boyunca ünlü markalarin mağazaları var Bu göl , Hoan Kiem Gölü, daha nezih, huzurlu ve görseli güzel ortasinda eski bir Pagoda var.

Hanoi Gece Pazarı saati geldiiii.Yaşasınnnnn.Aldiklarim yetmedi ya bı de pazar gorucem illa😁pek severim, etnik şeyleri,yerleri. O ne ya, bu dükkanlar ne zaman kuruldu sokağa.Seyyar, katlanan tezgahlar açilinca sokak full satıcı olmuş.Yine kadın satıcı çok.Bizde olsa dükkanlar satışımızı engelliyorlar derler.

24 Kasım, dün çok yorulmuşuz.Bu sabah biraz geç çıktık.Elektronik bisiler bakmaya bir kaç AVM ye uğruyoruz.Donuste güzel bir gol daha görüyoruz yürüyüş yaparken.Her yerde kafeler dolu, kahve seviyorlar.

Her gün yeniden şaşırdığım şeyse yemek kültürleri.Her yerde, her sokakta sayısız yerel yemek var.Yerli halk bazen küçücük dükkanlarda, bazen bir evin önünde kaldırımlara yerleştirdikleri küçük masa sandalyelerde her an yiyorlar.Zaten bir çok ev dükkan.Bakkal, kuaför, yemek satan yer, manav bakıyorsunuz dükkanın arka bölümü ev..Hanoi de  pirinçten çok nodul ve Banh mi  gördük.Soya sosu, şili sosu ve kırmızı biberli sıvı bir sosları var.Kadınlar omuzlarındaki bir sopanın iki ucuna astıkları sepetlerde yiyecek, meyva, çiçek satıyorlar.Bazen de bisikletlerinin arkasından satış yapıyorlar.Herkes dışarda yiyor, herkes motosiklete biniyor . Bir de çok genç gösteriyorlar.

Gece pazarını dolaşırken lazer ışıklarını görünce o tarafa yürüdük.Bir konser başlayacak, büyük bir sahne kurulmuş, karşısında genelde gençler yerlere oturmuş bekliyorlar.Tam karsisinda 3 katlı binanın her katı cafe, bar; orası da çok kalabalık çünkü adeta sahnenin içinde.Çok renkli ortam.

25 kasım, bugün son günümüz, geç kahvaltı ve şehrin başka bir bölgesine geldik.Biraz elektronik, biraz alış veriş.Taxilerde Grab uygulamasına bayılıyorum.İşaretledigimiz yerin kapısına kadar götürüyor, sessiz, olumlu, istediğin ve sana yakın, ucuz taxiyi tel dan seçebiliyorsun, sistem takip ediyor  güvenli, üstelik tehlikedeyim tuşu bile var ekranda.

AVM deTuvaletler yine çok temiz, öyle ki önüne oturma grubu koymuşlar, şarj için ve dinlenmeye oturanlar var, öyle temiz yani.Burada gezenler çok şık gerçekten.

Tüm Vietnam'da motora binenler maske takıyor.Hem rüzgar, hem egzoz gazlarından olmalı.Kask zaten zorunlu.

Tren streete tekrar gidiyoruz, otelimize çok yakın zaten.Saat 18.00 olmasına rağmen çok kalabalık; bar ve cafeler dolmaya baslamis; yurudugumuzu gören yer var diye davet ediyorlar . Işıl ışıl her yer, elveda VİETNAM...

Harika bir geziydi , 

9uçak , 2otobüs ile şehir geçişi, 1otobüs ve 1gemi ile tur yaptık.

3Ülke,8 Büyük şehir,sayısız köy gördük. Unutulmaz anılarla dolu bir guzellik daha yaşadık.