01 Aralık 2024

PATTAYA&KAMBOÇYA1

 


05.11.2024 bekledigimiz gün geldi.Mart ayindan itibaren uçak biletlerimiz,nereleri gezicez ,ara transferlerimiz, otellerimiz hepsini programlamaya başlamıştık.13.40 uçağıyla SAW İstanbul dan ayrıldık.Katar havayolları 2 saat sonra tavuk/et seçeneği ile güzel bir yemek verdi.3lu koltuklarda yanımız boş kaldı, uyuyarak, 4saatlik aktarmalı uçuş ile Doha havaalanındayız.Burada aktarma için 20.10 Tayland_Banghkok uçağını bekliyoruz.Ucak yine yaklaşık 500 kişilik.
06.45 de Suvarnabhumi Havaalanındayız.09.00 da Pattaya ya gitmek üzere otobusumuze biniyoruz yolculuk 2 sa.surecek.Dxpress2 de kalıyoruz, temiz ,sessiz ve nezih.
Pattaya , 'güneybatı muson rüzgarı' anlamına geliyormuş.
Tai dili konusuyorlar, ingilizce biliyorlar..
Biraz dinlenip, burada yaşayan arkadaşımız ile dışarı çıktık.Şehir merkezinde hareketin yaşandığı yer Pattaya Beach Road, onu kesen Walking Street (trafiğe kapalı yürüyüş yolu) ve sahil yoluna paralel devam eden Second Street arasında yer alıyor.Kisaca 4caddesi var bunlardan geçip sahile indik ve Hilton Otele dek yürüdük.4kmlik bir sahili var.Oradan ara sokaklardaki yaşam ve dükkanları keşfettik, bir gece pazarı gezdik ve dönüşte hindistan cevizlerimizi yudumladik.Sehirde yine küçük sunaklar, önünde sunulmuş yiyecek,içecekler, bereket olsun... Biraz döküntü bir yapılaşması var .Halk fakir, tüm zenginlik barlarda, gece kuluplerinde, büyük AVM lerde..Daha önce gezdigim Puket ten çok farkli.Alkol, yasal olan esrar ve bolca kadın, masaj salonu.Ama bar, gece kulübü derseniz oldukça modernlesiyor hersey.Yolculuk ve gün çok yormuş, akşam dinlence zamanı.
Sabah cikiyoruz.Pattaya’ya deniz için gidiyorsanız Güney Pattaya kısmındaki Jomtien Beach’i öneriyorlar, bu yüzden şehirdeki plajı biz kullanmadık.Girenler var tabii.Havadar taxi dolmuş ile Jomtien e gidiyoruz.Şehirden envai çeşit meyve aldık, beach in karşısında 7eleven den de içeceklerimizi.Spy adında gazlı bir şarabı var, öneririm.pink olanı bayanlar tercih ediyormuş ama ben red olanı sevdim. Şemsiyeler sık yerlestirilmis, gökyüzü görünmüyor, altına şezlong ve masalarla güzel bir kumsal göz alabildiğine uzuyor. Deniz kumsal ve agaçlar sonra kaldırım ve cadde. Deniz güzel keyif güzeldi.Sincaplar yanınıza iniyor birşeyler yemeye.Bir ara harika bir yağmur bile yağdı.Bir sürü seyyar satıcı geliyor; yiyecek, takı, loto,gözlük falan satıyorlar.Plajda pembe önlüklü, kimlikleri boyunlarında bayanlara masaj yaptırabilirsiniz, gerçekten iyiler.Enerjimiz mi uydu nedir, kırk dakikalık masajım bir saat sürdü.Sadece 200bah..Burada insanlar biraz daha nezih şehre göre.
Gecesi ve gündüzü tamamen farklı bir şehir burası. Düşünün ki gündüz sahiller dolu, denize giriyorlar,bolca alışveriş dükkanı, önünde kızlarla masaj salonları. Akşam ise konsept tamamen değişiyor ve bum! Karşınızda renkli ve  Asya’nın en büyük kadın pazarı.
Walking Street, Pattaya’nın gece hayatının döndüğü yer. 24 saat boyunca dur durak bilmeyen bir bölge düşünün. Düşünün ki sokakta gezerken size uzattıkları menüler yemek menüsü değil cinsel içerikli menuler. 
 Bir de, ladyboylar var.Gerçekten de karşınızdakinin bir kadın mı yoksa bir ladyboy mu olduğunu çoğu zaman fark edemiyorsunuz. Guzel ve uzun abiler gerçekten dikkat çekici.Bir süre izledikten sonra bu kadar vücut ve böylesi bir pazar çekilmez oluyor bana göre.Kareoke barları var, basbas bağırarak şarkılar söylüyor, eğleniyorlar.
İnsanlar sakin, bunca karmaşada trafik akıyor o da sakin..
Sanctuary of Truth :Bu yapı tamamen geçme ahşaptan ,tik ağacından yapılmış ve hiç çivi kullanılmamış. Yapının 2050 yılında tamamlanması planlanıyor, yani hala yapım aşamasında . Giriş bileti yokluğu nedeniyle, online bakarak öğrendik, Gerçeklik Tapınağına gitmiyoruz.
Hilton otelinin altında Central AVM yi geziyoruz, bildiğimiz büyük magazalar var.
Gece Pazarı hareketli, güzel ürünlerin olduğu üstelik ucuz büyük bir pazar.Kocaman, havadar, bir sürü bölümü var.Pattaya ve Tayland coton tişörtleri, pasminalar, özgun hediyelikler... Yolumuz düştükçe değişik bir sokağını geziyoruz. Merhaba, günaydın,  teşekkür ederim gibi herşeyde "nameste" işaretiyle gulumsuyorlar.Kapunkap: Bu iyimserlik,değer bilirlik iyi geliyor insana..
Büyük bir Hintli mahallesine sahipmiş Pattaya da.Daha koyu tenliler Hintliler.
Yerel, yorel dukkanlarda, masaj salonlarında yine terliklerini dışarda bırakıyor çalışanlar.Temiz mi tutmaya çalışıyorlar anlamıyorum.
Restoranlar dışında siz de yiyecekte macera aramayalım derseniz, ki sokak satıcıları ve gece marketlerinde biz yemiyoruz, BigC marketin yiyeceklerinden de faydalanabilirsiniz.
09.11.2024 Don Mueang havaalanına gitmek üzere Isuzu taximiz geldi, yol 2 saat, uçak 14.50 de..Burada da taxi için Bolt uygulamasını kullanıyoruz,fiyatlar Grab dan daha uygun.
Siem Reap
Siem Reap ismi Kmercede 'Siyam yenildi' anlamına geliyormuş.Tay Krallığı ile 17. yüzyılda yapılan savaşta, Khmer İmparatorluğu'nun kazandığı zafere atıfta bulunarak şehir bu şekilde isimlendirilmiş.
Siemreap havvaalani şehirden 1saat suruyor.Daha önceden ayarladigimiz taxi geldi, havaalanı transferi ve yarınki tapınak gezimizde bizimle.
Kamboçya da $ kullanılıyor, change yapmıyoruz. Zaten para üstü olarak riyel veriyorlar
Otelimize yerleşip şehre iniyoruz.Otelimiz 1+1 gibi,temiz,çamaşır makinasi bile var.Şehirde  Bar Street oldukça kalabalık, harika ışıklarla dolu restoran ve barlar var.Tuktuk için para bozdurmaya girdiğimiz tişört satan dükkandaki hanım merhaba dedi Türk olduğumuzu anlayınca.Eşini çağırdı, on yıldır burda yaşıyormuş, biraz sohbet edip, restoran önerisi aldık.Bazi dükkanlara kendileri terliksiz giriyorlar burada da.
Barlar sokağını keşfediyoruz, çok renkli.
Biraz dinlence duş ve akşam yemeği için şehre iniyoruz. Meng bbq de 10$ a sınırsız et. İstakozları minik havuzdan canlı canlı yakalıyor yiyecek olanlar.
10.11.2023 önce Atamızı minnetle aniyoruz.Ve bu sabah  sabırsızlıkla beklediğim ikinci durağımız;
Angkor Wat Tapınağı'nda Zaman  Yolculuğu
Angkor Wat Tapınağı, Şu ana kadar gezip gördüğüm yapılar içinde kuşkusuz en büyüleyici yapılardan biri. Dünyanın en büyük tapınağı. Hindu ve Budist tapınakları iç içe. Doğayla bir bütün olmuş yıllık duvarlar, tapınaklar…
Angkor, Khmerce Şehir, Wat da tapınak demek. 
Angkor Wat Tapınağı, daha doğrusu kentin içinde bulunan tüm tapınakların oluşturduğu kompleks, aynı zamanda dünyanın en büyük ibadethanesi. 163 hektarlık bir alana kurulu, içinde irili ufaklı bini aşkın tapınak var. İnşaatı da o dönem 30 yılda tamamlanmış.
Birazcık tarihinden bahsedeyim. 12. Yüzyılda o zamanki kral 2. Suryavarman’ın inancından ötürü bir Hindu tapınağı olarak inşa edilmiş. Sonra sonra hem yerleşik halkın hatrı sayılır bir bölümü Budist olduğu için şehrin içine Budist tapınakları da inşa edilmiş.
Kral 2. Suryavarman’dan sonra gelen ve Budizm’i seçen krallar da ana yapılardaki Hindu motiflerini traşlayıp rölyefleri (duvarlardaki figürleri) yok etmişler. 
Angkor Wat’ın ana yapıları ayakta olsa da, şehir ne yazık ki çok hırpalanmış çok zarar görmüş. Khmerlerin belalısı komşu kavimler, çeşitli anlaşmazlıklardan ötürü sıkça bu topraklara akınlar düzenlemiş ve her defasında farklı yerlerini yıkmışlar. Bu akınlar, Khmerler başkenti Siem Reap’tan Şu anki başken Pnom Pen’e taşıyana kadar da devam etmiş.
Bu günkü görünümüne de 7. Jayavarman zamanında kavuşmuş. Kral, şehri tamir ettirerek gelecek nesillere armağan etmiş. Kamboçya’nın ve dünyanın en önemli tarih miraslarından birini hayatta tutmuş.
Hindular için kutsal kabul edilen Meru Dağı’ndan ilham alınmış. Kubbeler bu dağı simgeliyor.Ana kapısından girdikten sonra kuzey ve güney havuzların önündeki tapınağın üzerinden yükseliyor güneş ve tapınak  her gün yeniden doğuyor adeta...Lotus çiçeğine benzeyen kulelerden merkezdeki kule Tanrı Vishnu’nun yaşadığı Meru Dağı’nı simgeliyor. Dört kule 55 metre yüksekliğindeki merkez kulenin sağında ve solunda ikişer tane olarak yapılmış. Hinduizm inanışına göre sağ taraftaki kuleler iyiliği, sol taraftaki kuleler kötülüğü temsil ediyormuş. 
Uzunca taş bloklarla döşenmiş bir yol, yolun yanlarında yılan tasviri şeklinde bir korkuluk var,su uzerindeyiz, şehre böyle giriliyor.Sag tarafımızda yapay oluşturulmuş su uzerindeki diğer yol dan geri döneceğiz.Angkor Wat girmek için tapınağı çevreleyen su hendeğinin üzerindeki bu ince ve uzun yol ile de Angkor Wat, tarihte su üstüne yapılan tek tapınak olma özelliğinin yanında mühendislik detayları ile de ilgi çekiyor.
Şehre girdikten sonra Avlulardan avlulara geçerek ilerleniyor ve her avlunun ortasında Meru Dağı’nı hatırlatan kubbeli, yüksek bir tapınak bizi karşılıyor.
Bu alanda oldukça geniş su dolu bir hendek üzerindeki muhteşem kenarları süslü bir yol bizi karşılıyor.Anghor Tom şehrine giriş, birazdan anlatıcam.Once kısa bilgiler vereyim:
Angkor Wat’ın inşaatında kum taşı (Kulen Dağı’ndan gelen özel ve işlemesi zor bir taş) ve laterit kullanılmış. Zamanında yapıların bir kısmında ahşap da kullanıldığına dair izler bulunsa da üstünden çok zaman geçtiği için bu yapılar veya ahşaptan yapılan bölümler ayakta değilmiş. .
Kapılar Güney Doğu Asya’daki bir çok tapınakta olduğu gibi güneye bakıyor. Avlunun ortasında bizi karşılayan kubbeli büyük yapı genellikle yaptıran kralın ailesinden bir kişiyi, -annesi ve babası- ve onun taşıdığı özellikleri temsil ediyor. Örneğin Ta Prohm Tapınağı’nda ana yapı kralın annesini ve şefkatini, merhametini temsil ediyor. Ana yapının sağında ve solunda Uydu Tapınak dediğimiz iki küçük tapınak daha yer alıyor.
Avlunun önündeki boş alan da dans alanı Khmer’in efsanevi Apsara Dansçıları için özel bir alan. Özel günlerde Apsara Dansçıları burada dans ederlermiş.
Apsara, Budist ve Hindu Mitolojilerinde suda veya bulutlarda yaşadığına inanılan dişi perilere verilen isim. Apsara dansçılarının amacı da konukları eğlendirmek değil, bir takım ritüelleri yeniden canlandırmak.. Tapınakların bu avluya bakan yüzlerinde Apsara Dansçıları’nın rölyefleri (figürleri diyelim) bulunuyor.Tapınak’ta bu gösteriler yapılmıyor
20.yüzyılda restoran ve güçlendirme çalışmaları yapılırken yapıların etrafından rahatça ve yapıya zarar vermeden dolaşabilmemiz için ahşap platformlar eklenmiş.
Şehrin etrafı yaklaşık 3,5 kilometrelik surlarla çevrili. Surların dışında da yine şehrin etrafında tam tur dönen hendekler var.
Yapımında Mısır piramitlerinden daha fazla taş kullanılmış olan Angkor Wat, her bir taşındaki taş işçiliğiyle de dikkat çekiyor. Duvarlara işlenmiş rölyefler, simetrik işlemeler, lotus çiçeği formuna benzetilmiş olan kuleleri ile tam bir sanat eseri.
Angkor Wat gerçekten çok büyük, bu yüzden bir günde gezmek imkânsız. O yüzden bir seçim yapmak gerekiyor. Bilet alırken size verilen haritalarla görmek istediğiniz yapıları işaretleyerek gezebiliyorsunuz.  Akşama dek sürecek turumuz .

Angkor Wat, Ta Prohm, Angkor Thom ve Bayon Temple tapınaklarını geziyoruz.Vaktiniz kalırsa Angkot Thom’a yakın Vishnu ve Shiva Tapınakları da görülebilir. Bu ana yapılar arasında geçişler yaparken ormanın içinde büyük küçük birçok tapınak daha görme imkanımız olacak zaten.
Tuktukumuza donuyoruz.Yolda tuvalet molası veriyor şoforumuz, ben temiz mi şüphesiyle gitmiyorum, eşimin onerisiyle gidiyorum ve çok şaşırıyorum.Çunku boyle kalabalık turist olan yerde, ücretsiz ve aşırı temiz.Kagit, sıvı sabunu sormayın bile, tüm tuvaletlerde var.Turkiyemdeki umumi tuvaletleri düşününce utanıyorum.
Bu kocaman arkeolojik alanın merkezi Angkor Thom şehri. Büyük şehir olarak biliniyor ve kocaman bir Budist tapınağı.Şehrin kapısından girerken geçeceğiniz köprü, köprünün üstündeki heykeller, şehri çevreleyen duvarlar var. Kapılara giden yollarda kocaman bir yılan (naga) taşıyan Devas (Hindu mitolojisindeki kutsal varlıklar) ve  Asuras (Hindu mitolojisindeki devas ile savaşan varlıklar) heykelleri ile “The Churning of the Ocean of Milk” olarak adlandırılan bir Hindu efsanesi tasvir edilmiş. Hikaye, okyanusun ölümsüzlük özünü çıkarmak için Devas ve Asuras tarafından çalkalandığını anlatıyormuş.Veee şehrin ortasında yer alan Bayon Tapınağı ile muhteşem bir esere ulaşıyoruz.. Şehir duvarlarının ortasında yer alan Bayon Tapınağı , kulelerinde yer alan insan yüzleri ile ünlü. İnsan yüzü derken taşlara oyulmuş devasa gülen yüzlerden bahsediyorum. 216 tane gülümseyen devasa yüz size bakıyor ve hepsi birbirinden güzel.Tapınağın dışında yer alan 11.000 taş kabartma halkın, kraliyet ailesinin, rütbeli insanların yaşamlarını betimliyor. Etrafında hendek ve duvarlar olan Bayon Tapınağının, beş tane kapısı bulunuyor. Tapınağın Zafer Kapısına her iki tarafında heykeller olan bir köprü üzerinden ulaşıyorsunuz. Köprünün bir tarafındaki heykeller iyiliği temsilen sevimli, diğer taraftakiler kötülüğü temsilen somurtkan olarak şekillendirilmiş. 
Ta Prohom: Onu Angelina Jolie’nin oynağını Tomb Rider filminden tanıyoruz.
12. yüzyılda Kral Jayavarman VII tarafından annesi için; önceden Vishnu ve Shiva’ya adanan Hindu tapınaklarının aksine Budist tapınağı olarak yapılmış.
Ta Prohm Tapınağı’nda yapıyı resmen ele geçirmiş ağaçlarla belirgin. Duvarları, heykelleri ve hatta kubbeleri yutmuşlar. Bu ağaç Spung Ağacı.Kolonize edici ağaçlar diye geçiyor, topraga ihtiyaç duymuyormuş.Bazı yerlerde yapıyı korumak için kesmişler.
Ta Prohm tapınağını kalıntıları arasında dolanırken ne kadar muhteşem bir doğanın parçası olduğunu hissediyor insan.Hatta devler ulkesindeyim.

Angkor Wat çok büyük bir kompleks. Yürüyerek gezemezsiniz. Bir araca ihtiyacınız var. Günlük olarak  tuktuk kiraladik.Belirli noktalarda bizi bırakıp, yine belirli noktalardan aldi.Soguk sularımız her gelisimizde hazırdı.Biz de içecek ve meyve aldık yanımıza.Tapınaklarda bilet kontrolü yapılıyor, bizim e_biletti, tel dan gösteriyoruz barkodunu okutuyorlar, geçiyoruz.Tuktuk soforunuz de küçük bilgiler veriyor.
Şehrin etrafı yaklaşık 3,5 kilometrelik surlarla çevrili. Surların dışında da yine şehrin etrafında tam tur dönen hendekler var.Be hendekler bazı yerlerde suyla dolu hala.
Angkor Wat Tapınağı, Khmer medeniyetinin altın çağında (9– 14. yy) ileri seviye mimari bilgisi kullanılarak inşa edilmiş.
Tek kelimeyle muhteşem ve gerçek bir zaman yolculuğu.
#
11kasim sabah şehir turu: 1.Ang check preah tapınağı ile başlayacağız .Önce, Herritage walk AVM ye uğruyoruz.
Yuruyus ile  tapınağına geldik.Muthis, oymalı kiremit renginde bir kapıdan giriliyor.Bahçe duvarları üzerinde duvar boyunca buda kabartmaları var.iceri girince bir müzikle birlikte, giriş kapısına benzeyen birkaç yapı ile karsilasiyoruz.Çok görkemli, çok temiz ve bakımlı bir tapinak.Bizimle birlikte 2 tuktuk içinde on kadar tutucu giysili yaşça küçük budistle içeri giriyor, bahçe kocaman.Muzige ilerliyoruz.Yukari çıkan merdivende terlikler çıkartılmış, bildiğimizden biz de ayakkabıları çıkarıp yukarı çıkıyoruz.Balkon gibi bir alanda yere oturmuş, duyduğumuz  müziği yapanlar var.Salon çok büyük,kilimler,halılar yayilmiş.Ortada Budha heykeli yanında bir sürü görkemli obje, vazolarda lotuslar.Bir sürü de altın renkli tablo şeklinde paravan yanlara dizilmiş.Budha nin başında aura gibi ışıklar dönüyor.Buranin güzel bir enerjisi var.Bahcede konik süslü irili ufaklı yapılar var, burası mezarlık, öyle süslü ki bu konik yapılar.Bir benzer kiremit binanın onu botanik bahçesi gibi.Burayı gezmek bonus oldu, çok değişik bitkiler, renkli yapraklar var.
7eleven da mola kahve eşliğinde tatlı çörek ve Hunted parfüm man güzeldi.
2.tapınağımız,Wat boo ;buyukçe bahçeli ve havuzlu bir tapınak.Bir binadan tekrarladiklari ezgi duyuluyor.Burada da bir bölümünde restorasyon var.Sehirde de küçük sunaklara meyve suyu, meyve bırakıyor insanlar; hem bereket olsun hem ihtiyacı olan alsın diye.
3. tapınağımız,Wat Damnak , merdivenlerden yine büyük bir salon, Budha ve ibadet alanı.
"Sağlık en büyük armağan, doyum en büyük zenginlik, sadakat en iyi ilişkidir "Budha
Yine yürüyerek 4.tapınağımız, Preah Promrohat Pagoda ya geliyoruz, nehir kenarında güzel bir manzara var biraz oturuyoruz önce .Sonra tapınağa giriyoruz.Bir bey bizimle ilgileniyor, şapkanın kenarındaki çiçekleri övüyor .Ben 2. Tapınağın bahcesinde düşen çiçekleri ilistirmistim.Hatta bu çiçekler bizde kelebek tokalarda çok yaygın kullanılıyor.Sonra sapkalarimizi cikarmamizi rica ederek tapınağa büyür ediyor .Yine ayakkabılar çıkıyor, karşıda büyük görkemli bir Budha ve çevresi altın renklerle bezeli, mumlar, tütsüler yanıyor.Demet demet cicekler, süslenmiş meyveler sunuyorlar Budha ya.Hemen arkasında biraz çukur bir alana da yatan Budha heykeli koymuşlar, oldukça büyüktü.Onun da arkasında değişik gonglar ve kocaman davullar var, minik dokunuşlarla deneyebiliyoruz.Ve bahçeye açılıyor.Kocaman vazoda lotus çiçekleri açmış, küçük vazolarda tomurcuk ben severek dokununca aynı bey yanımıza gelip bizi fotoğraf çekmek istiyor.Kucuk bir sohbet sonrası, tuktuk soforuymus, şehri tür attırabilir, otelinize bırakabilirim teklifini kabul ediyoruz,2$.Tuk tük gelin arabasu gibi beyaz fırfırlı kılıflar takılmış, relax/relax , is it very good? Diye sordu durdu.Motor da Harley Davidson gibiydi.Boylesini ilk gorduk.Beni ipek ve suzenilerin olduğu çarşıya götürmesini istiyorum ve dolaşıyorum, Hintli mağaza sahipleri var.Burada da Hintli çok.Cok güzel giysi ve dekorasyon ürünleri var, tabii ki gereksiz pahalı.Buyuk bir markete götürüyor ve alış veriş ediyoruz, meyveler harika( taze meyveleri bütün alabileceğiniz gibi, dilimleyip hazırlamışlar, farklı çeşitlerden paketlemisler hepsi harika, geze geze otelimize geliyoruz . Burada da motor kullanımı çok yaygın: çocuklar bile okula motorla gidiyor.Trafik bundan yoğun özellikle motorlar, sonra tuktuklar, bisiklet ve araclar.Sehir merkezinde birkaç yer dışında trafik lambası yok.Buna rağmen trafik çok rahat akıyor, saygılı ve kurallara uyuyor, birbirlerini her zaman bekliyorlar.Tek bir korna, bağırış, küfür yok.Kadınlar çocuklar kucaklarında motor kullanıyor.Suç oranı da fazla değil, eczaneler, kuyumcular da bile çoğunda bir kişi var, hatta ecz.ler gece açıktı ve tek bayan gördüm.Kadinlar sokaklarda rahatca dolaşıyor.Turistler de öyle, giysisi açıkmış sorun yok,dönüp bakmiyorlar bile.Ahh Türkiyem ahhh!Fakirler evet ama tabiki zenginler yine var.Yavas sesle sakın konuşuyorlar, tartıştıklarını vücut dillerini kullanıyorlarsa anliyorsunuz.
Çamasir yikanan mekanlar çok fazla.Camasirlarini önce askilara sonra ipe veya metal çubuk bir yere asıp kurutuyorlar Asya'da böyle sanırım,yer tutmuyor, çabuk düzgün kuruyor.Ben de tişörtleri gömlekleri böyle asıyorum, onlar herşeyi böyle asıyor.
Sokak yemek kulturu de çok.Öyle çok arabalı satıcı var ki, yerleri beli biraradalar, oturacak masa sandalye koymuşlar, herkes sectiginden yiyebiliyor.Hazirlayişıni izledik, temiz gorunuyor.Sadece bulaşıklar da orada yıkanıyor gördüğüm kadariyla.Fakiri de zengini de dışarda yemekten ödün vermiyor.Siem Reap de barbekü de yaygın; üzerinde kaynayan İki  sosla (aci-normal) birlikte barbekuyu yakıyorlar, pişmiş ve çiğ sebze, meyve, et, deniz ürünü, pirinç,patates, lazanya, börek sınırsız seciyorsunuz.Tereyagi veriyorlar, barbekü pisiriyorsunuz.Kaynayan soslara da çiğ sebzeleri, bazan da deniz ürünlerini atıyorlar.
Yarın sabah bizi Anghor Havaalanına taxi götürecek, yolculuk Danang' a, yani Vietnam a geçiyoruz .Şimdi dinlence zamanı.
10.30 da taximiz bizi alıyor, bir saat sürecek 26$, otobüsle 2saat, ücreti taxiye yakın.. uçağımız 13.40 _Yolda pirinç tarlaları, öyle sulak ki, tarlalarda çalışanlar, yüklenen kamyonlar, bol palmiyeli alanlar, yeşillik her yer ,köyler...
Uçuyoruz, by Anghor, nameste..Veeeee Vietnam,Danang'dayiz.Bir taxi ile otelimize yerleşiyor ve dışarı çıkıyoruz.Otelimizin anahtarı şifreli bir kutudaydi.Merkeze yakın caddelerde güzel binalar, oteller, restoranlar var oldukça renkli.İstanbul Kebap da çok yakın, eee döneri de özledim hani.Sahibi ile sohbetten sonra yemeklerimiz geliyor, ortam büyük ve nezih,porsiyonlar da öyle.Ve demleme çay ikram ediyorlar.Sonrasinda denize doğru yürüyoruz.Cok büyük, ard arda dalga silsilesi, sanırım deniz çekilmiş, görsel bir şölen oldu._

.