Anılar düşlerde kalmış , söz dinlemeden uçuşuyor yine de
Sadece üniversitemin kapısı
Kiremit fabrikasının bacası
Biraz Köprübaşı , Hamamyolu
Biraz Porsuk , Papağan ve bozacı
Has , Yeni , Alçık , Erler Hamamları
Evlerde banyo yok diye düşünürdüm hep
Hala kralın kızının küpesini mi ararız
Sıcak suya doyan mermer direklerde (*)
Sihirli bir el , Büyükerşen
Şehir kanıksadığım tozundan , çamurundan arınmış
Kimbilir onlar sıva mı olmuş , heykel mi
Her an elimden tutacak gibi bakan ?
MÖ 3000' den başlamak :
Hitit , Frigya , Roma , Bizans , Selçuklu , Osmanlı , Cumhuriyetimiz ve öğrenciliğim...
Odunpazarı ; yaşayan ve dokunabildiğimiz tarih
800 yıllık Anadolu- Türk kenti
Dar sokaklarda 2-3 katlar , çıkmalar , cumbalar , bahçeler
Taş pencere kenarları
Ahşabın , saçağın , tuğlanın en güzeli
Sarının , beyazın , aşı boyanın ayrımcılığı
Ahşap oymalı tavanlar
Tabanda alışık olduğum gıcırtı
İç avlunun sıcaklığı , bazen havuzu
Altıya bölünmüş pencereler , kimleri gözlediniz , neler görüp geçirdiniz
Dantel perde , mercan saksı , kırmızı çiçek
Oturası taş pencere içi, minderim , camdan çocukluğum
Arnavut kaldırımında sekmece
Paşa mahallesi , Kurşunlu Külliye' ye açılır
Merdivenli kapıdan soru işaretleriyle bakış
Menzilhane , Sıbyan Mektebi , Kurşunlu Camii
Külliyenin kervansarayı Mimar Sinanımın eseri
Semahane , bir Mevlevi müziği
Ve o harika baş dönmesi
Lületaşı Müzesi , yaşayan el sanatları
Cam Sanatları Müzesinin görkemli evleri
Sanatın kırılganlığı , saydam rengi
Ve Cumhuriyetin Kadınları
Havuzun üzerindeki avize
Yeni , eski sanat
Yaşam Kalabak suyu ve Porsuk
675 m2 lik Atlıhan:
1850'den pazarcı , seyyah , köylünün konakladığı
Değişen el , terk ediliş , yangınlar
Avlu çevresi iki kat el sanatı
Lületaşı ; magnezyum ve silisyumun başkalaşımı , hidratlaşımı , deniz köpüğü
Zaman aşımı , el oyumu , yaradılış.
Köstebeğin yeryüzüne attığı efsane , delikanlının elinde oyuluşu ,
Güzel kıza dönüşü , aşk , o ince ayrımdan yürünüp , yitilen ...(**)
Lületaşı Müzesinin revak' ında yüzlerce seyir
Kent Park dörtyüzbin m2 , bitirmek ne mümkün
Botanik bahçesi gibi ve
Plaj var ya , görkem , nefes , kente deniz , nefis
Heykeller de geziyor bizimle
Savoza Bilim Sanat Kültür Parkı
Nasreddin Hocam göle maya çalıyor
Ördekler aldırmaz , balıklar turuncu
Nuhun gemisi boşalmış az önce gibi , bizi ağırlıyor şimdi
Korsan gemisi , gölet , su sporları
Harika tren istasyonları ve Fuarımın treni
Masal Evi Türkiyeden kuleleri birleştirmiş , şato olmuş
Konser alanı , anfitiyatro ...
Şelale , sonbahar yaprakları
Demli çay , çiğ börek ,
Tramvay karşınıza sürekli çıkıveren
Barlar sokağı , Haller Gençlik Merkezi , müzik
Geçilemez genişlikteki caddeler
Porsuk ve gondol sefası
Yurt içinde miyim ?
Böylesi temiz , öylesi modern , görülesi tarih , örülesi sanat : Eskişehir...
(*)Bizans Kralı'nın tek ve sevgili kızı bir cilt hastalığına yakalanır. Çağın hekimbaşı tarafından Eskişehir bölgesinde bulunan kaplıca önerilir. Kral kızı, 1-2 aylık tedaviden sonra iyileşir. Bunun üzerine kral ve kızı bu bölgede bir kaplıca inşa edilmesine karar verirler. Kral kızı, çok değerli olan küpelerini bu amaçla kullanılmak üzere verir. Küpelerden birisi ile hamam yapılır; diğer küpe ise daha sonra hamamın onarım ihtiyaçlarında kullanılmak üzere hamam direklerinden birine yerleştirilir. Kimbilir, ikinci küpe (veya bazılarının rivayet ettiği gibi yüzük) hala oralarda bir yerdedir.
(**)Bir gün genç bir çoban bölgenin Karatepe yöresindeki köylerine gitmektedir.Genç çoban yorgun düşer, acıkır, oturur, azığını çıkarıp yemeğini yemeye başlar. O sırada, topraktaki bir delikten bir canlının ak taş toprakları yüzeye çıkarmaya çalıştığını görür. Çoban bunlardan birine eline alır ve çakısıyla yontmaya başlar. İlk çakı darbesiyle taş birdenbire ayın on dördü gibi güzel bir kız oluverir. Kız dile gelir ve "Ah insanoğlu bana kıymasaydın!" diye bağırarak köstebeğin açtığı delikten içeri girip kaybolur. Delikanlı da kızın ardından başlar deliği eşelemeye. Günler geçer delikanlıdan haber alınamaz. Delikanlıyı arayan köylüler yerin yedi kat altında bu daracık kuyuda boğulmuş olarak bulurlar. Elinde sıkı sıkı tuttuğu ak taşları ile birlikte avuçlarında sımsıkı tuttuğu bir parça lületaşı vardır. O günden beri her lületaşı parçasında, çobanın ölümüne sürüklendiği sevdanın izlerini görmüş köylüler.