11 Mart 2013

İZMİR ’ İN BALKONLARI


.


           Küçük bir çocukken daha: Karanlık çökünce şehre, izmirimin gurubu harika renk cümbüşleriyle göğü boyadığında: Yavaştan yanmaya başlar ya; evlerin ve balkonların ışıkları; o zaman başlardı oyunum…

          İzmirli balkona meraklı olunca, perde de kullanmaz çok zaman. Salonlar balkona açılır, perde engeli olmadan.Hangi katta oturduğun hiç farketmez. Kimler oturur, nasıl hayatlar yaşanır, eşyalar neler fısıldar kulağıma, anlık bakışlarımda ne düşündürür bana diye, kısacık sürede önlerinden bazen arabayla, bazen yürüyüşle geçtiğim balkonlar, evler oyunum başlardı.Hele balkonda insan da varsa, oyunum hareketlenirdi o zaman.

          Balkonlar beni nerelere götürmezdi ki?Eşyalara insanlar yaraştırırdım, yeni bir sohbet seçerdim düşüme, çiçeği sulayan eli, müziği dinleyen kulağı, seyreden gözü görürdüm, sevgiyi sezerdim, kırılganlıkları bazen.Oturmuş kalmışlığı, dışa vurmuşluğu, bekleneni, uğurlananı, soluklananı duyardım. Balkonlar eski günleri, bugünü, yarını, insanı konuşurlar: İzmir’de yaşamdır çünkü balkonlar.

          Balkon hep önemli oldu bu güzel iklimde.Dışa en güzel uzanan açılım oldu. İzmirlidir balkonlar, çünkü kış-yaz farketmez kendini orada bulmana.Hele evden çıkmayacaksanız, balkona açılıp; yeni sözcükleri, çözümleri, geleceği beklemek her zaman en iyisidir.

Düştür, sohbettir, kalabalıktır, yalnızlıktır, denizdir, parktır, özlenendir, gözlenendir, gözleyendir, çaydır, yemektir, insandır, demdir, herdemdir ve sevdadır desem…

Düştür; yıldızlara baktığın akşamlarda, eski konakları gelir aklına İzmir’in.Sahile dizilmiş, denizi gözleyen, önünden geçenleri süzendir yada sokak aralarında içiçe, balkon balkonadır evler.

Sohbettir; çünkü hayat paylaşınca güzeldir, İzmirli’ ye.

Kalabalıktır; seslerimiz sinmiştir balkona, sonra şehrin sesine karışmıştır.

Yalnızlıktır; çaresizliklerde, içini saran korkularda, sevdiğinden haber beklediğinde, düşüncelerde, tek başına olmak istediğinde, kendini dinlemektir.

Denizdir; görse de görmese de denizi, devingenliğidir benzeyen. Atatürk’ tür bezeniveren posterlerle, çaydır, kahvedir, yemektir, çamaşırdır, mutfağa kışlık hazırlığıdır, depodur, havadır, bayraktır, ışıktır; böyledir.

Özlenendir; bir adım öteden yaşam gider çünkü.

Gözleyendir; paylaşmaya, anlaşmaya, korumaya, çözmeye, dışa açılmaya gözdür.

Gözlenendir; sese, havaya, denize, komşuya, beklenene, serdiğine, seslendiğine, sevdiğine, anıya, iki çift lafa, düşünceye.

Demdir; giden güne kadeh kaldırmak, geceye hoş geldin demektir, açık hava sefasıyla.

Herdemdir; her anı yaşayan, yaşatandır.

Sevdadır; hep bir yerlere gitmek istemenin yürek çarpıntısıdır.

Bir de mis kokulu yaseminlerle, sellukalar, pembe begonviller açtıysa, palmiyelerin neşesi yerindeyse, çocukluğumdur. İzmir’ in kokusudur, dokusudur balkon.Bazen içinde bazen çok ötesinde olmaktır yaşamın.Çünkü sevda olan izmir’ dir.İzmirli için görsellik sefadır.Gevrekçi sıcağı, çiğdem sesidir. Kuş kanadıdır.İzmirli’ nin nefesidir.Rengarenk yaşama sevincidir. " Biz İzmirli’ler için hayatın özetidir balkon... Evimiz isterse 800 metrekare olsun, daralırız, balkonda otururuz. Kiralarken, alırken filan, ölçeriz mutlaka, masa sığıyor mu? Balkonda yeriz çünkü, balkonda içeriz, komşudan komşuya balkondan sohbet ederiz.Nane kuruturuz.Salça yaparız.Balkonda ders çalışırız biz.Balkonda kahvaltı ederiz.On binlerce İzmirli bu yazıyı balkonda okuyacak, adım gibi eminim...Balkonda güleriz.Balkonda ağlarız. " Diyor sevgili Yılmaz Özdil. Zamanın tutulamadığı ve balkonların hep canlı olduğunun resmidir bu…

           Kat karşılığı üzmüş olsak da eski güzel evleri; balkonlarla bulmaya çalıştık gökyüzüne açılmayı, yeşile dokunmayı, İzmir’ e yaraşmayı...Evcimen olmayı, o güzel dinlenceyi...

          Sen de görmek istersen anlattıklarımı ve denizi : Bu kışta olsa bile, haydi giyin, seni balkona götüreyim…